Cem Dizdar - Fanatik
Tuhaf, hastalıklı bir kültür ele geçirmiş durumda ülke futbolunu! Maçın henüz başında çıktıkları hücumda takımının faule maruz kaldığını düşünen Bodrum stoperi Musah Mohammed ceza sahası köşesinde Anderson Talisca 'ya öyle bir faul yaptı ki, hem sarı kart gördü hem o serbest vuruş Fenerbahçe golünü getirdi. Göz göre göre yedikleri golde bile faul olduğu iddiasıyla epey itiraz ettiler.
Bu hastalıkla kültüre bir diğer örnek maçın 11. dakikasında bu kez Fenerbahçe'den geldi. Kendi ceza sahaları önünde ele geçirdikleri topu doğru açılı paslarla süratle rakip kaleye taşıdılar lakin Mert Müldür pas atmak yerine orta yapma illetine tutulunca gol olması muhtemel o güzelim atak heba oldu. Futbol ilginç bir oyun! Forvet Talisca savunmaya destek için ceza sahasına girince gol olan penaltıya sebebiyet verdi, diğer forvet En Nesyri şut denerken gole asist yaptı! Bodrum, yeni hocaları Jose Morais ile ciddi bir ivme yakalamış olsa da rakip Fenerbahçe şimdiye kadar oynadıkları rakiplerin çok üzerinde bir takımdı.
Hücum hazırlığında topu gezdirirken rahat ve hayli üstün olan Fenerbahçe haniyse savunma yapmaya gerek bile duymadı. İkinci devre Mourinho'nun Rizespor maçının son bölümü için söylediklerini 'hatırlayan' Fenerbahçeli oyuncular 'aktif dinlenme'ye geçerek topu mümkün mertebe rakibe dokundurtmadan çevirip durdu. Kısaca, oyunu söndürmeye çalıştılar. Ara ara fantastik pas arayışı yerine sade oyunu tercih etmiş olsalar maçın skoru ilk devrenin iki katı olabilirdi! Ancak tersi durum zaman zaman Bodrum için de doğruydu! Öyle ki, İrfan Can Eğribayat, 18 yaşındaki Rüzgar Alemdar kadar kurtarış istatistiğine sahipti. Yani Bodrum da epey planlı hücum etmişti. Hatta 2-4 'e getirdikleri maçı Fenerbahçe için korkulu hale getirecek noktaya bile taşıdılar, yapamadılar. Fenerbahçe deplasmanda kazanarak Beşiktaş'ın yollarını gözlemeye geçti. Bu akşam işler diledikleri gibi sonuçlanırsa çarşamba akşamı moral üstünlüğü tekrar ele geçirmek için bir fırsat daha yakalayacaklar. Ve elbette bakalım o maçı kim yönetsin istenecek? Gözler 'futbol oynanmayan bir maçı yöneten' Slavko Vincic 'i arar mı acaba?
Uğur Meleke - Hürriyet
Mourinho, milli takımlarından dönen oyuncularının ekseriyetine ilk 11'de görev verdi dün. Skriniar 210, Szymanski, Amrabat ve Nesyri 170-180'er dakika oynayarak dönmüşlerdi milli aradan. Dün bunların hepsini ve ay yıldızlı milliler Mert, Oğuz, Yusuf, İrfan'ı ilk 11'de başlattı Portekizli Hoca. Milli yıldızlarının da hocalarının bu tercihini boşa çıkarmadıklarını gördük: Skriniar savunma komutanlığını bir de golle süsledi. Oğuz ve İrfan Kahveci maçın yıldızları. Özellikle Oğuz'un çıkışı muazzam. Milli araya Samsun maçında takımının en iyisi olarak girmişti. Ulusal formayla 2 maçta 3 asist yaptı. Dönüşünde de Bodrum'da yine maçın en kritik golünü attı, skoru 1-1'den 2-1'e getirip takımının stres yaşamasına izin vermedi.
Doğrusu Bodrum da Fenerbahçe'ye maçın herhangi bir anında stres yaşatabilecek bir oyun oynayamadı dün. Mourinho milli yıldızlarını neredeyse eksiksiz olarak sahaya sürerken, Morais ulusal görevden dönen 3 futbolcusunu birden yedek soyundurdu. Arnavut Ajeti, Angolalı Fredy ve Gürcü Bardhi ancak ikinci yarıda, skor 4-1'e geldikten sonra dahil oldular oyuna. Onlar sahaya adım attıktan sonra ev sahibi takım çok daha derli toplu idi ama iş işten geçmişti tabii.
Morais'in dün ilk devrede dört gol birden yiyen 11'i ise son iki aydaki güvenilir savunma görüntüsünden çok uzaktı. 18 yaşındaki kaleci Rüzgar heyecanlıydı haliyle. Morais maça üçlü savunmayla başladı ve büyük dengesizlikler vardı defansta. Normalde bir ön libero olan Musah savunmada şaşkındı. Onun yerinde ön libero oynayan 39 yaşındaki Erkan da acemice bir penaltı yaptı. Bodrum'un zaten oyuncu kalitesi çok kısıtlı. Maçın ikinci yarısında toparlansalar da bu kadar çok bireysel hatayı telafi edebilecek güçleri yok haliyle.
Gürcan Bilgiç - Sabah
Milli maçlar sonrasındaki mental ve fiziki gerilemenin üstüne, bir de deplasmanda küçük stat ortamı geldiğinde, problemler başlar. Oyuncuların tekrar lige konsantre olması, takım tadını yeniden alması için gereken ortam eksik kalınca, sahada da hırs eksik kalır
Fenerbahçe, Bodrum'da 'erken gol ile bu zorlukları aşarım' tavrını çabuk gösterdi. Portekizli hocası ile "gol yemeyen" rakibi karşısında tempoyu minimize ederek, skora oynamaya başladı. Ama takımın içine yerleşmiş "sarsaklık" virüsü yine iş başına geçti. Çok net bir pozisyonun ardından penaltı ile beraberliği sağladı Bodrum. Son haftalardaki mucizelerine yeniden sarılacaklardı ki, bir dakika geçmeden Oğuz Aydın "tüm güzel duyguların" katili oldu.
Mourinho'nun planı rakibe kaleyi göstermemek üzerine. Bu maçın nasıl bir özrü olur bilemeyiz. Rakibi küçümsemek, skoru garanti görmek üstüne kurulan dikkat eksikliklerinden Bodrumspor'un fırsatları bulduğunu söyleyebilir. Haksız da değil. Yine de farklı bir galibiyetin İrfan Can Eğribayat'ın net kurtarışları üzerine kurulduğunu yazmamız gerekir.
İrfan Can Kahveci'nin "serbest sekiz" rolünde nasıl öne çıktığını gördü muhtemelen Mourinho. Acaba, "neden bu kadar hafta oynatmadım" diye düşünmüş müdür. Tadic'in "temposuzluğunun" şikâyet konusu olduğu geçmişte, daha diri ve etkili oynadı İrfan Can Kahveci. Dersler var maçtan çıkacak. Son düdüğe kadar maçın bitmediğini, bir anlık dikkat kaybının nelere mal olacağını anlamışlardır. Bu iki golün hesabını sorar Mourinho?
Halil Özer - Milliyet
Lig ve Avrupa'da son oynanan üç maça baktığınız zaman Fenerbahçe'nin pozisyon üretme sorunu yok... Set oyununda ve kontrada iyi yerleşim ve orta alan katkısı, kanatların desteği ile neredeyse her atak gol pozisyonu oluyor. Ama Rangers ve Samsun maçlarında Fenerbahçe forvetlerinin ayağında sanki pranga vardı. Sonuçta hem elendiler hem de ligde iki puan kaptırdılar.
Tabii dün öyle olmadı. Yine bol pozisyon vardı ama bu kez neredeyse kaçan gol yoktu. Genç kaleci Rüzgar'ın tecrübesizliğini de - özellikle 3. golde - unutmamak lazım. İlk yarı Fenerbahçe çok rahat oynadı. Fred'in yokluğunda İrfan Can özellikle hücumda etkili olmaya çalıştı. Tabii bölgesinin yabancılığı oyuna biraz geç girmesine neden oldu. Ama sonra ağırlığını oyuna koydu. Sağ kanatta Oğuz ise bildiğiniz gibi. Gençliğinin verdiği enerji ile hiç yorulmak bilmiyor. Milli takımda oynadığı zorlu Macar maçlarına rağmen yine çok etkiliydi. Ama sol kanatta oynayan Kostiç için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Yorgun olduğu her halinden belliydi. İlk yarı fırtına gibi geçti. Futbolumuzda 45 dakika 5 gol izlemek öyle kolay kolay rastlanacak bir olay değil. Fenerbahçe golü erken bulunca maçın çok kolay geçeceğini düşündü. Ve bunun bedelini de penaltıdan yediği golle ödedi.
O golden sonra işin ciddiyetinin farkına ancak vardı. Daha doğrusu kafasına dank etti. Gaza bastılar, hemen cevap verdiler ve ciddiyetle maçı ilk yarıda bitirdiler.
2. yarı tam rölanti geçti. Fenerbahçe fazla basmadı, oyunu kontrol etmeye çalıştı. Büyük bir bölümde etti de. Ancak son bölümde Bodrum'un atakları çok etkili oldu. Kaleci İrfan Can dün yine başarılı bir günündeydi. Ama tabii şu var. İrfan Can böyle formdayken Livakoviç ne olacak? O da ayrı soru. Ancak Mourinho futbolun bu yönüne bakan bir hoca değil. Kim formdaysa onu oynatıyor. O yüzden de diyecek söz yok. Talisca ilk yarıda bir penaltıya neden oldu, bir de çok net gol kaçırınca morali çok bozuldu. O yüzden kazanılan penaltıyı Fenerbahçeli futbolcular Talisca'ya attırdı. Ama şunu net olarak söyleyebilirim ki Talisca hala hazır değil. O yüzden Suudi'den futbolcu alırken daha iyi düşünmek lazım. Orada antrenman yerine galiba ortada sıçan oynuyorlar. Yoksa bu hal açıklanabilir değil. Fenerbahçe 2. yarıda istese daha çok gol atabilirdi. Ancak Mourinho çarşambayı da düşünerek değişiklikler yaptı. Tabii bu değişim nedeniyle Fenerbahçe'nin saha içindeki kontrollü futbolu da kayboldu. O yüzden rakibinden tehlikeli ataklar yedi.
Sonuç olarak Galatasaray'ın bu hafta Beşiktaş ile çıkacağı maç nedeniyle bu üç puan Fenerbahçe için çok önemliydi. Fazla da zorlanmadan bu üç puanı almaya başardı.