Halil Özer (Milliyet)
Fenerbahçe öyle bir takım ki, normal hiçbir şeyi yok... Taraftarına kalp krizi geçirme riskini kendine ilke edinmiş, gerginliği, sıkıntıyı, sevinci, üzüntüyü son ana kadar yaşatıyor. Dünde öyle oldu. 96'ya kadar heyecan zirvedeydi. Futbolcular dahil herkes ölüp ölüp dirildi. Ama neyse ki oldu... Önemli olan ilk 24'e kalmaktı. Hedefe ulaşıldı.
Mourinho yine 3-5-2 ile başladı. Belli ki böyle devam edecek. Maçın gidişatına göre sistemi değiştirecek. Dün 25. dakikaya kadar iyi işledi Fenerbahçe sistemi. Sonra ev sahibi takımın baskısı başladı. İşte o baskıyı atlatamadı takımımız. Göztepe maçına benzer bir gol yedi. Benim anlayamadığım duran toptan gelen akan oyunda Fenerbahçe'nin tüm uzunları oradaydı. O kadar uzun arasında o gol nasıl yendi hayret edilecek bir durum. Ama Fenerbahçe öyle güzel bir gol attı ki cetvelle çizilmiş gibi. Hazırlanış, sunuş ve final hepsi mükemmeldi. Hele En Nesyri'nin son vuruşu için söylenecek söz yok. Ayrıca giderek yani alıştıkça adamın sürati de artmaya başladı. Attığı gol kolay bir gol değil. O deparı atması ve o vuruş tekniği çok önemli bir futbol gösterisiydi.
Fenerbahçe aslında ilk yarıda da işi bitirebilirdi. Ama biraz da zeminden kaynaklı çok pas hatası buna engel oldu. Tabii Mert Hakan ve İsmail'in uzun süre takımlarındaki yerini almadan böylesine zor maça çıkması onları olumsuz etkiledi. 2. yarı tam bir adrenalin savaşı halinde geçti. Zaten Fenerbahçe'ye başkası yakışmaz. Yok öyle normal, yaylana yaylana bir yerlere ulaşabilmek. Tık nefese kadar giderler. Oysa bu yarıya çok iyi başladı Fenerbahçe. Szymanski'nin ortasına Dzeko son derece akıllı bir ayak dokunuşu ile takımımızı öne geçirdi. Ama bu bir son değildi tabii ki... Çünkü takımımız arka arkaya oynadığı zorlu maçlar nedeniyle zaten yorgundu. Bir de üstüne sakat ve cezalılar eklenince rakibin baskı kurması kaçınılmaz oldu.
Bence Fenerbahçe kulübe eksikliğine rağmen maçı iyi götürdü. Zaten bu yarıda yenilmemeyi tercih etti bunu da başardı. Ancak yediği şanssız golden sonra Fenerbahçe yine maçı alabilirdi. Kaçan gol fizik kurallarına aykırı bir goldü. Bu yarıda Djiku, Çağlar, kaleci İrfan Can ile İsmail Yüksek'in olağanüstü oyunu Fenerbahçe'nin ilk 24'e kalmasını sağladı.
Serkan Akcan (Fanatik)
Midtjylland deplasmanı bu sezon Fenerbahçe'nin en sorunlu sahaya çıktığı deplasman olabilir. Kendisinin cezası sebebiyle tribünde olmasını da sayarsak, sakatlardan, cezalılardan kadro yapmak Mourinho için kolay değildi. İsmail Yüksek 40 gün sonra ilk kez sahaya çıktı ama sağ kanat beki olarak. Szymanski yine sol kanatta, eli sarılı Mert Hakan merkezde, genç stoper Yusuf yine üçlü savunmanın solundaydı.
Her şeye rağmen Fenerbahçe'nin kadrosu ve vizyonu Midtjylland ile kıyaslanmayacak kadar yukarıda. Ne var ki, temsilcimiz maça ne kadar iyi başlamış olsa da bir akan oyun ortası sonrası yediği kafa golüyle savunmasında kocaman bir gedik açtı. Önce En-Nesyri harika bir gol attı. Devre dönüşünde de Szymanski, Dzeko'ya bir gol hazırladı. Fakat tehlike bu golden sonra başladı. Fenerbahçe, Midtjylland karşısında skoru 2-1'e getirdikten sonra anlamsız bir şekilde geri yaslanarak rakibi için maçı çok daha heyecanlı hale getirdi.
Ağır zemin pas yapmayı zorlaştırınca, işin yüksek topa kalacağı bir senaryoya doğru ilerlemeye başladık. Danimarkalılar bunu arıyordu zaten. Aradıklarını gereğinden fazla geri yaslanarak verdik. Sakatlıklar ve cezalılar sebebiyle kulübenin zayıflığı gözlerden kaçmıyor elbette. İrfan Can, Cenk Tosun ve biraz da Cengiz Ünder dışında güvenilir oyuncu sınıfında yedeği yoktu Fenerbahçe'nin. Fakat En-Nesyri ile Dzeko bu kadar oyundan düşmüşken Cenk ile İrfan Can hamlesinin daha erken gelmesi çok daha fazla işe yarayabilirdi. Kötü zemine ve vasat oyuna rağmen Avrupa Ligi'ne devam ediyor olmak son derece önemli.
Gürcan Bilgiç (Fotomaç)
İlk dakikadan itibaren "maçı kazanacağım" diyen bir Fenerbahçe takımı izledik. Defansif "sarsaklıklara", kaleye gelen ilk basit pozisyonun gol olmasına rağmen, tempoları, istekleri ve yardımlaşmaları ile maçı tadında oynadılar. Sakatlıklar ve üstüne cezalılarla birlikte sağ bekin ? sol bekin orijinal olmadan, taktiksel mücadelenin içindeydiler. Sakatlıktan dönen, maç eksii olan İsmail Yüksek'in arzusuna, Symanski de ikinci goldeki asisti ile eşlik etti. Fred form grafiğini yine yükseğe taşırken, bir başka forma ıslatıcısı Mert Hakan "sıkıntılı" anlarda devredeydi. Düşünün, hamle şansı olmaması, Tadic'i son 15'te altı numara pozisyonuna taşıdı, 39'luk Dzeko ile En Nesryi orta saha gibi oynamak zorunda kaldılar.
Fakat klasik hastalık, öne geçtikten sonra geriye çekilip, rakibe cesaret vermek yine devredeydi. İrfan Can Eğribayat'ın kurtardığı pozisyon haberciydi, bitime beş dakika kala da karambol beraberlik golünü getirdi. Tüm hesaplar yeniden yapılmaya başlandı. Bir orta saha ile oyunu kontrol etmek yerine, defansı örüp, işi futbol şansına bırakmak. Mourinho'nun "yenilmezsek, kovulmayız" ekibi, ders almadı geçmişten. 70 milyon Euro değeri olan rakip karşısında 250 milyon euroluk takımı ne hale getirdiler. Üçlü diziliş ile birlikte Çağlar da başka formata geçti. Belki de kadroya gelen iki yeni stoperin baskısı, papucu pahalı yaptı. Nesryi'nin mükemmel golü, Dzeko'nun usta vuruşu, yine Fenerbahçe'yi santraforlar takımı yaptı. Yeni transferler, mevkisinde oynayan bekleri veya orta sahaları, ön taraftaki pas tercihlerindeki yanlışlara çözül olabilecek Talisca ile kalan maçlar daha keyifli bir takım vaad edecek; inşallah?.
Mustafa Çulcu (Sabah)
Fenerbahçe eldeki en kreatif 11'le özgüvenli ve önde baskı ile başladı ve oyunu kontrol altına aldı. Özellikle Szymanski ile sol kanattan etkili oldu. Duran topta ceza alanı içinde yüksek topta Yusuf gereken müdahaleyi yapamayınca Midtylland'ın golü geldi. Golden sonra Midtylland'a sanki güven geldi öne çıkmaya başladı. Sol kanatta Dzeko kendini unutturduğu anda Fred'in akıl dolu pasını aldı En-Nesyri'ye asisti ile beraberlik golü geldi. Fenerbahçe son lig maçında olduğu gibi ikinci yarıya tempolu girdi yine sol kanat ve Dzeko ile öne geçti. Çağlar savaşçı ruhu ile savunmada iyi oynadı ancak müdahaleleri her an karta dönecek şekilde daha dikkatli olmalı. İsmail ve Mert Hakan'ın maç eksiği hissediliyor. Galibiyet golünden sonra Fenerbahçe'nin geriye yaslanması pahalıya mal oldu. Futbol aklı taktiği ve sonuç önemlidir. Beraberlikle biten maç sonrası kaderini belirlemek diğer maçların sonucuna bağlı oldu. Fenerbahçe bir gol fark ile yola devam ediyor. Portekizli hakem Luıs Godinho basit temaslarda bana mısın demedi oynattı. Oyun kontrolünü hep elinde tuttu. Otoritesi oyunculara yaklaşımı çok iyi ve evrensel hakemlik adına örnekti. Osorio ve Gabriel değişerek Szymanski'ye fauller yapınca Gabriel'i sözlü uyarması etkili oldu. Çağlar ve İsmail'in tatlı sert oyununa izin vermesi çağdaş bir yaklaşımdı. UEFA'nın olmazsa olmazı kulübelerin disiplini ve oyunda zaman geçirmelere karşı önlem alınması Çağlar'a ve Foti ye gösterdiği sarı kartlar yerinde ve doğruydu. Bariz gol şansı olmaz Djiku'ya çıkan sarı kart doğru. Fred'e sarı doğru. Hakem başarılı maç yönetti. VAR hakemine iş düşmedi.
Mehmet Arslan (Hürriyet)
Hem kulübün hem de teknik adamın bu öfkeli ve sinirli yapısı ister istemez taraftara daha agresif bir takım hayali kurduruyordu. Ama sezon başından bu yana Fenerbahçe'yi hep sakin, hep durağan bir takım olarak izledik. Taraftarın arzu ettiği önde baskı yapan, rakibi bunaltan takım hüviyetinden hep yoksundu Fenerbahçe. Midtjylland önünde ilginç bir dizilişi vardı Fenerbahçe'nin. 1.90 boyunda iki forveti sahadaydı ama onlara top indirecek kanat oyuncuları yoktu. İrfan Can Kahveci kadrodaydı ama sağ kanada İsmail'i devşirmeyi tercih etmişti Mourinho.
Buna rağmen beklenenden iyi başladılar oyuna. İlk 25 dakika Fenerbahçe'nin hakimiyetindeydi ama bu hakimiyete rağmen orta alanı yine pas yapmadan/yapamadan uzun toplarla geçiyor, gol bulmaya çalışıyorlardı. Bu 25 dakikanın ardından Fenerbahçe Göztepe ve Samsun maçlarında düştüğü hataya bir kez daha düştü rakibin 3-5 dakika boyunca topa sahip olmasını ve atak tazelemesini engelleyemedi. Sonunda da golü yedi. Kanatlardan orta alandan yeterli desteği alamayan son haftaların golcüsü En-Nesyri'yi en iyi besleyen oyuncu Dzeko oldu. Onun pasıyla En-Nesyri beraberliği getirdi.
İkinci yarının hemen başında Dzeko'nun golü sonrası yine savunmaya çekildi Fenerbahçe. Savunmada bireysel hataların da önüne geçemediler. Hiç ders almamışçasına, ligde puan kaybettikleri maçların bir tekrarını da Danimarka'da yaşadılar. Bu takımın DNA'sına aykırı savunma futbolu. Ama öne geçtikleri her golden sonra topu rakibe bırakma alışkanlığından da vazgeçmiyorlar. Ve faturayı da epeyce yüksek ödüyorlar.
Sezon başından beri Fenerbahçe'nin sıkıntıları çok açık:
1 - Orta alanda rakibe baskı yapacak fizik güce ve futbol aklına ihtiyaçları var.
2 - Bu güce ve akla sahip olamayınca rakipten dönen toplara da sahip olamıyorlar.
3 - Topu yeniden kazanmak için tekrar geriye koşuyor ve takımın boyunu uzatıp, enerjisini harcıyorlar. 36 takımlı bir ligde 24. olarak playoff'a kalmak Fenerbahçe için bir başarı değil bir uyarıdır. Umarım Anderson Talisca ve diğer yeni transferlerle Fenerbahçe arzu ettiği oyuna kavuşur.