Aşağıda belirtilen seçenekler aracılığıyla veya istediğiniz zaman çerez politikası sayfamızdan seçimlerinizi yönetebilirsiniz. Yaptığınız seçimler, bu tarayıcı için geçerli olacaktır.
Zorunlu Çerezler
İşlevsellik İçin Gerekli Olan Çerezler
Performans ve Analiz İçin Gerekli Olan Çerezler
Hedefleme ve Reklam Çerezleri

YORUM: Geçmiş, gelecek ve Atiba Hutchinson

-
Kanadalı orta saha oyuncusu, yedi yıllık Beşiktaş kariyerinin en sıra dışı dönemini geçiriyor.


YORUM | Onur Özgen @ozgenonur  


Beşiktaş'ın son yirmi yılında, daha ilk maçından itibaren etkilendiğim iki merkez orta saha oyuncusu oldu.

Birincisi bundan 18 yıl önceydi. Her ne kadar şu sıralarda temmuz ayının başında sezon bitirilmeye çalışılsa da, o zaman ağustos ayının başında sezonun ilk maçı vardı. Beşiktaş, 100. yılı nedeniyle büyük beklentilerinin olduğu sezona zorlu Bursaspor deplasmanında başlayacaktı. Son hazırlık maçında ise Yunanistan'da AEK'e 5-1 kaybettiği için kafalar biraz karışmıştı. Ama o mağlubiyet, takımın yeni antrenörü Mircea Lucescu için çok öğretici olmuş ve dörtlü savunmayı sezon boyunca bir daha hiç kullanmamaya karar vermişti. Tabii bunu ligin ilk maçı öncesinde yalnızca kendisi ve oyuncuları biliyordu.

O maçta tribünlerdeki binlerce insandan biri de bendim. İlk düdüğün çalmasıyla birlikte Beşiktaş'ın sahaya 3-6-1 şeklinde yayıldığını gördüğümde çok şaşırdığımı hatırlıyorum. Üstelik tek sürpriz dizilişte de değildi. Yıllarca Kocaelispor'da forvet olarak izlediğimiz Kaan Dobra, nâmıdiğer Dobrowski, sağ kenarda kanat-bek olarak oynuyordu. Hücuma dönük bir merkez orta saha oyuncusu olduğu söylenen yeni transfer Daniel Pancu ise İlhan Mansız, Ahmet Dursun ve Pascal Nouma'nın üçünün birden sakat olması nedeniyle sahanın en ucunda sahte dokuz rolünde kullanılıyordu (Elbette o zamanlar bu terimi henüz bilmiyordum).

Buna karşın maçta beni en şaşırtan şey, son 30 dakikada oyuna dâhil olan Amaral olmuştu. Fiorentina'dan transfer edilen Brezilyalı oyuncu, hem parlak kariyeri hem de yüz ifadesinin tuhaf bir şekilde Müslüm Gürses'e benzerliği nedeniyle gelir gelmez medyanın ilgi odağı olmayı başarmıştı. O maçta oyuna girdiği andan itibaren nacizane hayranlığımı kazanması da çok uzun sürmemişti. Hemen her Brezilyalı oyuncu gibi yüksek bir top tekniğine sahipti Amaral. Ama beni büyüleyen esas özelliği, neredeyse her topa güdümlenmiş gibi baskı uygulamasıydı. Topu geri kazanma isteği, o güne kadar hiçbir orta saha oyuncusunda görmediğim yoğunluktaydı.

Amaral Besiktas 2002

O akşamdan sonraki birkaç maçta Tayfur Havutçu'nun savunma önündeki ekürisi olarak on birde yer almıştı Amaral. Ama kısa süre sonra oyuna sonradan girmeye başlamış, ardından ise o kısa süreleri de bulamamıştı. Devre arasında da sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilmiş ve yerine Brescia'dan Federico Giunti alınmıştı.

Yıllar sonra ise o dönemde kulüpte üst düzey yetkileri bulunan birinden, Lucescu'nun Amaral'ı hiç beğenmediğini, kendisine verdiği direktifleri hiç dinlemediği ve tâbiri caizse sahada kafasına göre takıldığı için gönderilmesini istediğini öğrenecektim. Amaral'ın istisnasız her pozisyonda rakibe baskı uygulaması, 13 yaşındaki bir çocuğu büyülemişti belki, ama Lucescu için bu yeterli değildi elbette. Nitekim bir süre sonra ben de Rumen antrenöre bu konuda hak verecek, orta sahada her topa basılmamasının gerektiğini, aksi takdirde bu yüzden takımın savunmada gedikler verebileceğini anlayacaktım.

Sonra aradan yıllar geçmiş ve Beşiktaş'a bir başka orta saha oyuncusu daha gelmişti. Fakat Amaral'ın aksine gelişi çok ses getirmemişti. Ne onun kadar gösterişli bir kariyeri ne de herhangi bir ünlüye benzerliği vardı. Üstelik Antalyaspor ile anlaşmak üzereyken, bir anda Beşiktaş'a transfer olması taraftarların tepkisini de çekmişti. Dolayısıyla PSV Eindhoven tarafından serbest bırakılan 30 yaşındaki Trinidad & Tobago asıllı Kanadalı oyuncu, başlangıçta kimsenin istemediği bir adamdı. Hatta bir önceki sezon kulübün baş gözlemcisi bile onun için verdiği raporunda Beşiktaş için yeterli olmadığını belirtmişti. Fakat futbol direktörlüğüne getirilen Önder Özen ve yeni antrenör Slaven Bilic'in onay vermesiyle bir sezon sonra takıma dâhil olmuştu.

İlk Trabzonspor maçındaki performansı ise herkes gibi beni de büyülemişti. Bu maç, aynı zamanda Dolmabahçe'den uzun süre ayrı kalacak olan Beşiktaş'ın gurbetteki ilk maçıydı. Öte yandan ironik bir şekilde, Olimpiyat Stadı'nda Atiba'nın futbol aklı daha iyi görülebiliyordu. Tribünlerle saha arasındaki devasa boşluk, sahayı da olduğundan daha büyük gösteriyordu; ama Beşiktaş'ın 13 numaralı yeni orta saha oyuncusu, alan-zaman mefhumunu o kadar iyi öğrenmişti ki, sahadaki her boşluğu ânında kapatabiliyordu.

<a href=Atiba Hutchinson Besiktas Trabzonspor 08/18/13" perform:prop="uuid:1izk2y1yn943z1w8gz5sgwuyc8;width:1200;height:874" src="https://images.daznservices.com/di/library/GOAL/95/18/atiba-hutchinson-besiktas-trabzonspor-081813_5zngbcufkh5f1ehskkg01cbim.jpg?t=656078883" style="width: 100%;" />

Her anlamda Amaral'ın anti-tezi gibiydi. Top tekniği onun kadar iyi değildi, ama sahip olduğu sadelik, topun takımda daha çok kalmasını sağlıyordu. Onun gibi her topa basmıyordu, bunun yerine doğru pozisyon alıp rakibin bütün pas kanallarını kapatıyordu. Amaral gibi kısa boylu değil, ince ve uzundu. Bilhassa bacak boyunun uzunluğu sayesinde bir anda topla kat edebiliyor ve o kadar yetenekli olmamasına rağmen tuhaf bir şekilde en zor pozisyonların içinden bile topu kaybetmeden çıkabiliyordu.

Beşiktaşlılar kısa süre içerisinde başlarına büyük bir tâlih kuşunun konduğunun farkına varmışlardı. Ama elbette hiç kimse, Atiba'nın yedi yıl boyunca Beşiktaş tarihinin en fazla forma giyen yabancı oyuncusu olacağını, stadın önüne heykelinin dikilmesi istenilecek kadar simge oyunculardan birine dönüşeceğini tahmin edemezdi.

Atiba, 37 yaşında ise belki de Beşiktaş'taki en sıra dışı sezonunu yaşıyor. Veli Kavlak'ın ekürisi olarak geçirdiği Bilic döneminde, Veli sık sık önde basar, Atiba ise geride alanları kapatırdı. Ardından Şenol Güneş'in ilk iki sezonunda, Oğuzhan Özyakup ve Jose Sosa gibi yaratıcılara ya da Anderson Talisca gibi bir skorere hücumda özgürlük tanıyan bir oyuncuya dönüşmüştü. Sonraki iki sezondaysa tıpkı Bilic dönemindeki gibi Gary Medel ya da Dorukhan Toköz yine önde basarlarken, Atiba arkadaki boşluk kapatıcı rolüne geri dönmüştü.

Abdullah Avcı'nın takımın başına geçtiği bu sezonun başında ise deneysel bir tarzda, fakat oldukça etkisiz bir topa sahip olma oyunu tatbik edilmeye çalışıldı; sonucu felâket oldu. Ardından Atiba, önce Mohamed Elneny ile birlikte savunma önünde bir ikili hâlini aldı ve takımın yeniden belirli ölçülere dayalı bir oyuna kavuşmasını sağladı. Sergen Yalçın'ın göreve geldiği sezonun ikinci yarısında ise tam anlamıyla evrim geçirdi. Beşiktaş'ta hiç olmadığı kadar hücuma dönük bir rol üstlenmeye başlayan Atiba, hem önde baskının ve topun rakip yarı sahada daha fazla kalmasının baş örgütleyicilerinden biri oldu hem de sık sık rakip savunmaların arkasına geçmeye çalışan bambaşka bir oyuncuya dönüştü.

Aslında Atiba, Avrupa kariyerinin başında Kopenhag'ın hücuma dönük orta saha oyuncularından biriydi. Ardından transfer olduğu PSV'de bir sağ beke dönüşmüştü. Beşiktaş dönemi ise savunma ağırlıklı bir orta saha oyuncusu olarak geçerken ve böyle bitmek üzereyken, Yalçın sayesinde bir anda yeniden yirmili yaşlarına geri döndü.

Besiktas vs Kayserispor Average Positions

Dün akşamki Kayserispor maçında ise bir ikinci forvetten farksızdı. Adem Ljajic'in sakatlığı yüzünden kadroda olmaması, Kevin-Prince Boateng'in formsuzluğu ve Georges-Kevin N'Koudou'nun zindelik sorunu yüzünden on birin dışında kalması nedeniyle Atiba, belki de Beşiktaş kariyerinde savunmayı en düşünmediği maçını oynadı. Öyle ki, maç boyunca 55 defa topa dokunurken, bunların yalnızca altısı kendi yarı sahasındaydı. Burak Yılmaz ve Abdoulay Diaby ile birlikte en fazla şut atan (2), Jeremain Lens ile birlikte en fazla şut pası veren oyuncuydu (2). Hatta maç boyunca 6 defa rakip ceza sahası içinde topla buluşabilen Burak'tan daha fazla ceza sahasında topa dokunmayı da başardı (7). Bu sayede Boateng'in ortasında arka direk koşusunu ve gol vuruşunu yapmak da ona kaldı ve kariyerinin gole en çok katkı verdiği sezonuna ulaştı (5 gol, 5 asist).

Elbette Atiba, hem yaşı hem de doğal yetenekleri itibarıyla ligde zirveye oynayan bir takımın hücum hattında yer almak için ideal bir oyuncu sayılamaz. Dolayısıyla Atiba'nın bu sorumluluğu üstlenmesi, aynı zamanda Beşiktaş'ın ilerideki yetersizliğinin de bir kanıtı. Fakat yine de başka bir açıdan da bakmak mümkün. Atiba, yalnızca sahip olduğu üstün futbol bilgisiyle, 37 yaşında yeniden hücuma dönük bir orta saha oyuncusuna dönüşebildiğini gösterdi. Bu onun için yeni bir meydan okumaydı ve bunun da üstesinden geldi. Buna tanıklık etmek ise büyük bir zevkti. Tıpkı geride kalan yedi sezonunun her ânı gibi.

Lucescu, 2002 yılında Amaral'ı beğenmemişti, evet. Ama keşke o dönemde henüz 19 yaşında olan Atiba'dan haberi olsaydı ve bütün kariyerini gözümüzün önünde geçirebilseydi.

Kaynak: GOAL.COM Yukarı