Aşağıda belirtilen seçenekler aracılığıyla veya istediğiniz zaman çerez politikası sayfamızdan seçimlerinizi yönetebilirsiniz. Yaptığınız seçimler, bu tarayıcı için geçerli olacaktır.
Zorunlu Çerezler
İşlevsellik İçin Gerekli Olan Çerezler
Performans ve Analiz İçin Gerekli Olan Çerezler
Hedefleme ve Reklam Çerezleri

Spor yazarlarının Beşiktaş yorumları

-
Spor yazarlarının Beşiktaş'ın evinde Gaziantep FK ile 2-2 berabere kaldığı maça yaptıkları yorumları sizler için derledik.

Cem Dizdar - Fanatik

Çoğu maçın ilk devresinin aksine kaydadeğer epey şey oldu dün akşam maçta. Ancak olması beklenenler olmadı da savunmacıların karşılıklı hatalarından geldi goller. Beşiktaş'ın devre boyunca rakibini sıkıntıya sokacak ciddi hücum örgütleme gayretleri topu kapma girişim başlangıçlarında yaptığı faullere takıldı daha çok.

Devre boyu topla daha çok oynayan Beşiktaş'sa da uygun fırsatları kollayan Antep'ti. Nihayet 30'a doğru beklenmedik biçimde hareketlendi oyun! Orta saha savunmaları iyiden iyiye gevşedi ve haliyle hızlı geçişlere, özellikle devrenin son dakikalarında iki kalecinin karşılıklı kurtarışlarına tanıklık ettik hep birlikte. İkinci devre fazladan şeyler olacaktı, belliydi? Öyle de başladı sonuçsuz kalan ilk Beşiktaş atağıyla.

Maç adeta yapılanları, yapılamayanları açısından Antep kalecisi Zafer Görgen ile El Bilal Toure arasında geçiyordu. Ne var ki, ilk devrede olduğu gibi 60'a doğru oyuna dönen Antep ilkinde Gökhan Sazdağı'nın pozisyon hatasını değerlendirmiştiç. Aynı isim olan Muhammed Bayo bu kez de Emirhan Topçu'nun benzer hatasını affetmedi ama Beşiktaş bunu da Tammy Abraham ile çabuk telafi etti. Gollerin ardından oyunun Beşiktaş lehine daha da tempolanmasını bekleniyordu.

Ne var ki gerek kenarda gerekse saha içindeki yersiz gerginlikler tempoyu süratle düşürdü. Geriye fırsat pozisyonları kalmıştı ve onlar da goller de olduğu gibi daha çok ''bireysel hatalara'' bağlıydı. Maç boyu 31 orta 29 şut ile savurgan bir hücum kompozisyonu sergileyen Beşiktaş kendi sahasında istediği galibiyeti alamadı. Şimdi önemli eksikleri olan Trabzon maçını beklemeye başladılar. Bu haliyle ''maç kazanma'' konusunda pek de vaatkar olmayan Beşiktaş için Trabzon maçı ''eşik maçı'' olabilir. Maç sonu tribünden cılız da olsa yükselen ''Yönetim istifa'' sloganı o maçın ardından daha da gürleşebilir...

Uğur Meleke - Hürriyet

Pahalı kadroları ve büyük yatırımlarıyla dört büyükler, ligin baş altı grubu diye tabir edebileceğimiz Samsun, Göztepe, Gaziantep ve Başakşehir'le oynadılar.

Nasıl bir ülkenin refah seviyesini zenginlerin malvarlıkları değil sıradan vatandaşın alım gücü belirliyorsa; bir ligin kalitesini de büyükler değil, orta sınıf tayin eder. Orta sınıf güçlüyse, temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsa, çocuklarına bakabiliyor, yılda bir-iki kere tatile gidebiliyorsa müreffehtir o ülke. Yoksa bir ülkenin beş yüz tane milyarderi olması değildir mesele. Bizim Süper Lig'de de durum biraz oraya doğru evriliyor sanki: Orta sınıf gün geçtikçe zayıflıyor. Üst grupla diğerleri arasında gelir ve kalite makası açılıyor. Orta sınıfa "işçisin sen işçi kal" diyen bir lig oluyoruz yavaş yavaş. Ortada bir "gelir piramidi" yok. Bir "gelir kum saati" söz konusu. Büyükler var. Orta sınıf yok. Diğerleri var sonra...

Gaziantep Beşiktaş'ı yense, sıralamada rakibinin üstüne çıkabilecekti. Başakşehir de Fenerbahçe'yi öyle formsuz yakalamışken pekalâ arayabilirdi galibiyet. Hiçbiri olmadı... Orta sınıftan bu hafta yukarıya kimse göz kırpamadı. Dün Dolmabahçe'de oynanan Beşiktaş-Gaziantep maçı bir tür Rus ruleti gibiydi aslında. Orta sahalar çok kolay geçildi, iki takım da organizasyondan çok uzak, dağınık görüntüler verdiler. Beşiktaş elbette daha fazla aradı, daha çok pozisyon buldu ama kaleci Zafer'e takıldı çoğunlukla. Orta sahaların çok kolay geçildiği, geçiş üstüne geçiş yakalanan bir gündü dün. Sahada olsa, tam bir Rafa Silva maçıydı bu bence.

Ali Gültiken - Sabah

Gaziantep maçı çok enteresan istatistiklerle tamamlandı. Beşiktaş bu sezon en çok hücum yapan iki takımdan biri olarak maçı tamamladı. İsabet oranında da kaleyi tutan toplarda yine bu sezonun en çok isabet kaydeden iki takımından biri oldu. Buna karşılık G.Antep kalecisi Zafer Görgen, bu sezonun en çok kurtarış yapan ismi olarak Beşiktaş maçını geride bıraktı. Bir diğer çarpıcı durum da Beşiktaş'ın bu sezon yaptığı bireysel savunma oyuncusu hatalarıyla 7. golünü yemiş olmasıydı. Bunlar aslında bize şunu tarif ediyor; Beşiktaş, maçı çok daha önce kazanarak bitirebilecek pozisyonları bolca üretti. Ya kaleci Zafer'i geçemediler ya da daha fazla gol atacak beceriyi ortaya koyamadılar. Hücum zenginliği Beşiktaş açısından iyi diyebileceğimiz maç oldu. Neredeyse tamamen kontrolünde ve üretken olarak tamamladı. Ama kalenizde bu kadar gol gördüğünüzde bunlar işinizi zorlaştırıyor. Bu kadar çok bireysel savunma hatası yaptığınızda da geriye düştüğünüz maçlar daha çok gayret isterken üzerinizde büyük de baskı yaratıyor. Beşiktaş hücum yönünü geliştirip bir şeyler inşa ederken savunmada bu kadar basit hatalar yapmamalı. Futbol önce savunma güvenliği, sonra kazanma felsefesi üzerine inşa ediliyor. Beşiktaş gibi takımın 4 maç üst üste iç saha karşılaşması kazanamaması da anlatılamaz bir noktaya geliyor.

Güntekin Onay - Hürriyet

Beşiktaş her maçı Rus ruleti gibi. Takım her an gol atabilir, pozisyona girebilir ancak ortada hiçbir şey yokken de gol yiyip rakibine pozisyon verebilir! Bu durumun nedeni siyah beyazlıların güvenilir olmayan bazı oyunculara sahip olması. Dün Gökhan Sazdağı ve Emirhan bireysel hatalar ile gole sebebiyet verdiler. Büyük bir takım bu kadar çok bireysel hata ile gol yer mi? Yemez...

Sergen Yalçın bireysel hatalardan sürekli şikayet ediyor ama gerçek şu ki: Çok güvendiği Emirhan, Fenerbahçe maçında da bireysel hata ile gol yedirdi. Dün de... Yalçın'ın çok güvenip eldivenleri verdiği kaleci Ersin de hiç güven vermiyor, ekstra kurtarış yapmıyor.

Beşiktaş'ta herkes canla başla iyi niyetle savaşıyor, kazanmak için her şeyi ortaya koyuyor ancak bu kadar çok pozisyona girip de tuhaf goller yiyip kazanamıyor olmak da ilginç. Dün kaleci Zafer yediği ilk golde hatalı da olsa harika bir oyun ortaya koydu. Samimiyetle vurguluyorum; rakipler belki Beşiktaş'tan çok daha düşük tempoyla ve az pozisyona girerek oynuyor ama hiçbiri rakibe bu kadar gol ve pozisyon hediye etmiyor.

Turgay Demir - Fotomaç

Beşiktaş, 11 pozisyon yakalayıp 2 gol atabildi. Çünkü golcüsü yoktu. Gaziantep 3 pozisyon yakaladı 2 gol attı. Çünkü iyi bir golcüsü vardı. Günümüz futbolunda bütün masallar bitti. Söylenecek tek doğru şey şu; Bir iyi golcü bin ayıp örter. Mario Gomez'i falan geçtim. Negredo, İmmobile gibi beğenmediğimiz golcülerden biri olsaydı sahada Beşiktaş farklı kazanırdı. Kartal'ın harcadığı enerji tabelaya yansımıyor çünkü saha içi organizasyonlarında eğriler doğrular birbirine girmiş. Örneğin en iyi şut atabilen oyunculardan biri olan Cerny ilk şutunu 84. dakikada atıyorsa bu işte bir yanlış var. Orkun neredeyse hiç şut atmıyorsa bu işte bir yanlış daha var. Rakibin kontra atak oynuyor ve senin en öndeki oyuncun ancak uçak pistinde topu kontrol edebilecek olan El Bilal Toure kaleciyi geçtiği pozsiyonda saçma bir dokunuşla topu dışarı attı. Karşı karşıya kaldığı diğer iki pozisyonda inanılmaz kötü vuruşlar yaptı.

Elbette Gaziantep kalecisi Zafer'in de hakkını veriyorum. Örneğin Ndidi'nin müthiş şutunu inanılmaz bir güzellikte kurtardı. Ama diğer kurtarışların çoğunda Beşiktaş forvetlerinin becerikliksizlikleri vardı. Bu takım nasıl bu hale geldi. Beşiktaş neden iyi oynadığı maçları bile kazanamıyor? Bu soruların tek bir cevabı var. Takımın altın yumurtlayan tavuğu kesildi! Rafa Silva'sız Beşiktaş, yumurtasız menemen gibi bir şey. Günümüz futbolunda yıldız oyuncuları idare etmek bir sanattır. Çok açık ve net söylüyorum. Beşiktaş Rafa Silva sorununu çözemez ise ara transferde alacağı oyuncular lige ve takıma alışana kadar Beşiktaş bütün hedeflerinden kopar. Sergen Yalçın o görevde kalmak istiyorsa Rafa Silva'yı kazanmak zorunda. Fenerbahçe'nin Cengiz'ini değil, Beşiktaş'ın Rafa'sını kazan Sergen hoca, hikaye anlatma.