YORUM | Onur Özgen @ozgenonur
Normal şartlarda tarihinin en kötü sezonunu yaşayan, eksi averajda olan ve küme düşme hattıyla arasında sadece beş puanlık bir fark bulunan bir takımla, şampiyonluk yarışı veren bir takım arasındaki maçın favorisi bellidir.
Ama maçın adı derbi, derbinin tarafları Fenerbahçe ve Galatasaray, karşılaşmanın oynanacağı yer de Kadıköy olunca işler bir anda değişebiliyor. Tıpkı son 19 yıldır olduğu gibi.
Tanıklar anlatıyor: Kadıköy'de son galibiyet (YouTube)
Üstelik Fenerbahçe bu sezon ne kadar dibi görse de zirvedeki günlerinden kalan bir alışkanlığını koruduğunu da gösterdi; hem de bir değil, iki kere. Hem Galatasaray'ın hem de Beşiktaş'ın stadında iki ve üç farklı mağlup durumdayken geri dönmeyi başardılar. Şimdi kendi taraftarları önünde daha iyisini yapmak, ezeli rakiplerinin şampiyonluk umutlarını bitirmek ve kâbus gibi geçen sezonda kendilerine tatlı bir anı bırakmak isteyeceklerdir.
Galatasaray ise tarihsel olarak kazanma şansının çok düşük olduğu ve beraberlikle ayrıldığında mutlu olduğu bir yere geliyor. Ama bu defa kazanmak zorunda. Önce şampiyonluktaki rakibi Başakşehir'in Vodafone Park'ta kaybetmesini bekleyecekler, ardından boğazın karşı yakasında 19 yıl sonra suyun yönünü değiştirmeye çalışacaklar.
Ama Kadıköy'e çok önemli iki eksikle geliyorlar: Marcao ve Christian Luyindama.
Galatasaray'ın ligin ikinci yarısında topa sahip olma oranı, isabetli pas sayısı ve yüzdesinde gözle görülür bir artış var. Bu artışta ise Marcao ve Luyindama'nın doğrudan katkısı bulunuyor. Pep Guardiola, Barcelona'nın başındayken Marcelo Bielsa'nın bir keresinde kendisine, "Gol atamıyorsan sorunu forvetlerinde değil, savunmacılarında ara. Yaratamayan onlardır" dediğini açıklamıştı. Galatasaray'ın sezonun ikinci bölümünde yükselen hücum istatistiklerinin başlıca nedenini de iki yeni stoperinde aramak lâzım.
Topa sahip olma | İsabetli pas | Kendi sahasında isabetli pas | Rakip sahada isabetli pas | Rakip sahada isabetli pas yüzdesi | |
İlk yarı | %55,5 | 375,7 | 196,6 | 179,1 | %72,6 |
İkinci yarı | %61,3 | 434,1 | 213,4 | 220,7 | %77,3 |
Luyindama'nın ekstra bir savunmacı olarak geriden topla çıkışları ve Marcao'nun oyun kuruculuğu sayesinde Galatasaray'ın hücumcuları oldukça rahatladılar. Stoperler vasıtasıyla topun geriden çok daha nitelikli çıkması, ileri hattaki oyuncuların daha az geriye gelmelerini ve bir başka deyişle tehlikeli bölgede daha fazla topla buluşmalarını sağladı.
Bu pozitif değişimden en fazla etkilenen oyuncu ise Younes Belhanda oldu. Ligin ilk yarısında rakip kalelere tek bir isabetli şut dahi yollayamayan Faslı oyuncunun, ikinci yarıda dört golünün bulunması ve son 10 maçta takımın attığı her 3.5 golden birine katkı sağlaması tesadüf değil.
Topla buluşma | İsabetli pas | Rakip ceza sahasında topla buluşma | Şut | Gol | |
İlk yarı | 55,5 | 32,9 | 2 | 0,8 | 0 |
İkinci yarı | 81 | 48,1 | 4 | 2,6 | 4 |
Savunma oyuncularının oyunun kurulumunda daha fazla sorumluluk alması hem Belhanda'nın yükünü azalttı hem de etkili yerlerde daha fazla inisiyatif alabilmesini sağladı. Belhanda'ya bu konuda en fazla yardımcı olan oyuncu ise Marcao. Brezilyalı stoper, Belhanda'ya sezon başından bu yana maç başına en fazla pas veren oyuncu konumunda (8).
Bu yüzden Marcao ve Luyindama'nın yoklukları, derbide Galatasaray'ın sadece savunmasını değil, hücum gücünü de oldukça zayıflatabilir. Yerlerine oynamaları beklenen Semih Kaya ve Ryan Donk'un aynı etkiyi yaratabilmeleri kolay görünmüyor. Semih'in maç eksiğini de göz önünde bulundurursak, Fenerbahçe ön alan baskısının yönünü ona doğru çevirebilir.
Galatasaray, Kadıköy'e Süper Lig'in kendi sahasında en az pas hatası yapan takımı olarak çıkacak (510). Fakat savunmanın göbeğinde yaşadıkları bu handikap, aynı başarıyı Fenerbahçe karşısında sürdürmelerini engelleyebilir. Ayrıca karşılarındaki rakip de bu konuda kendilerine ekstra zorluklar çıkarabilir. Öyle ki, ligin hücum bölgesinde en fazla sahipsiz top kazanan takımı Başakşehir (110), arkasından ise Fenerbahçe geliyor (109).
Dolayısıyla Ersun Yanal'ın derbideki ana planı, topsuz oyun üzerine olabilir. Galatasaray geriden oyun kurarken nitelikli bir baskıyla karşılaşırsa ya da Fenerbahçe rakip yarı sahada topu kaybettiği anlarda geriye çekilmek yerine karşı prese başlarsa, Fatih Terim'in talebeleri zor durumlara düşebilir.
Derbide Galatasaray orta saha oyuncularının yükü ise muhtemelen çok artacak. Özellikle oyunu geriden kurarken, Fernando'nun sık sık iki stoperin arasına girdiğini görebiliriz. Bu da Belhanda ve Emre Akbaba'nın - ya da Badou Ndiaye'nin - daha fazla geriye çekilmesi anlamına geliyor. Aksi takdirde merkezde büyük bir boşluk oluşabilir. Kendini sık sık merkeze atıp ekstra bir pas opsiyonu yaratabilen Sofiane Feghouli'nin oyun tarzı ise bu anlarda Galatasaray'ı rahatlatabilir.
Ancak orta bloğun geriye yanaşmasıyla bu defa da hücum hattıyla bağlantı kopabilir. Bu da etrafıyla ilişkisi zaten zayıf olan Mbaye Diagne'yi ileride daha da yalnızlaştırabilir. Bu açıdan Martin Linnes'in son Yeni Malatyaspor maçındaki hücum katkısına yine çok ihtiyaç olacak. Fenerbahçe'ye karşı oynamayı da oldukça seven Norveçli bek, karşısında oynaması muhtemel olan Mauricio Isla ve Nabil Dirar'ın baskısı altında ezilmezse, Galatasaray'ın Kadıköy'deki sürpriz hücum silahına dönüşebilir. Aynı şekilde Mariano da bilhassa Feghouli'nin içe kat ettiği pozisyonlarda önünde oluşacak sağ kulvarı önceki maçlara göre çok daha efektif kullanmak zorunda.
Biraz karamsar bir tablo çizdiğimiz Galatasaray için söyleyebileceğimiz güzel şeyler de var. O da ligde attığı gol sayısı, gol beklentisi (xG) oranını en fazla aşan takımın Galatasaray olması. Sarı-kırmızılılar, geride kalan 27 haftada 49,30 gol beklentisine sahipken, buna karşın attığı 58 golle ligin Beşiktaş ile birlikte en golcü takımı konumunda.
Öte yandan kalesindeki gol beklentisi (xGA) ile yediği gol sayısı arasındaki farka baktığımızda da Başakşehir'in ardından ikinci sırada Galatasaray yer alıyor. Sarı-kırmızılıların şu ana kadar verdiği pozisyonlarda kalesinde 35 gol görmesi beklenirken, 27 gol yediğini görüyoruz.
Fenerbahçe ise bu konuda Galatasaray'ın aksine ligin en kötü takımlarından biri. Sarı-lacivertliler geride kalan haftalarda 43,81 gol beklentisine sahipken, sadece 33 gol atabildi ve bu aradaki -10,81'lik fark, onları Bursaspor ve Alanyaspor'un ardından ligin en kötü bitiriciliğe sahip takımı yapıyor.
Kendi kalelerindeki durum ise bundan da kötü. Harun Tekin ve Volkan Demirel'in şu ana kadar 32 gol yemeleri beklenirken, rakipleri onlara 38 gol atmayı başardı. Aradaki -5,62'lik fark ise Fenerbahçe'yi ligin en kolay gol yiyen takımı hâline getiriyor.
Yani Kadıköy'de işler geride bıraktığımız 27 haftada olduğu gibi giderse şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Galatasaray zor pozisyonlardan gol çıkarıp, net pozisyonları kurtarma becerisine sahip. Buna karşın Fenerbahçe'nin ise kolay pozisyonları kaçırıp, kurtarması beklenen pozisyonlardan gol yeme potansiyeli var.
Son olarak, maçın neticesi her ne şekilde olursa olsun, bu derbiyi daha başlamadan iki takım da kaybetti bile. Fenerbahçe - Galatasaray rekabeti, en büyük değerlerinden birini yitirdi.
Can Bartu, her zaman futbolun bir incelik ve zekâ işi olduğunu söylerdi. Bu yüzden iki takım arasındaki 389. randevuyu kim kazanırsa kazansın, yeter ki Sinyor'un anısına yakışan bir incelikte geçsin.