Cem Dizdar - Fanatik
Fevkalade sıkıcı geçen 'oyunsuz' ilk yarının iki takım açısından da ilk nedeni 'gol yememek' olarak açıklanabilir. Ne var ki, oyuncuların adeta oynamaktan acı çeker göründükleri bu zaman dilimi biz, o saatin uykusuzları için çoktan gerçek anlamda 'acı'ya dönüşmüştü bile. Son haftalarda toparlanmış görünen Fenerbahçe'nin bu halini epeydir ilk 11'de görmediğimiz Szymanski ile Talisca'nın saha içi varlığına bağlayacaklar olacaktır. Ancak takımın da bu ikiliye yardım etmeye çalıştığını söylemek de hayli zordu. İlk yarı boyunca alanını savunma dışında neredeyse hiçbir şey yapmadı Fenerbahçe.
İkinci devre başlangıcı da ilkinin benzeriydi. Evet, ev sahibine göre daha çok pas yapıyor görünümündeydiler ama Tedesco'nun 60. dakikadaki üç değişikliğine kadar Viktoria Plzen kalesini uzaktan dahi göremediler! Yani bu devreden 15 dakika. Etti mi oyunsuz geçen 60 dakika! O andan sonra önce yeni girenlerden Duran kaleyi karşıdan yokladı ardından Fred çaprazdan dışarı vurdu. O saatte biz televizyon başındakilerin göz kapakları ağırlaşırken Fenerbahçe yeni yeni uyanır gibi olmuştu. Elbette bu uyanış Plzen'i de uyandırdı ve üst üste bir iki gol girişimi de onlardan geldi 75. dakikaya yaklaşırken. Hatta 78'de Adu'nun vuruşunda direğe takıldılar.
Piyasa değeri olarak ev sahibinin 4 katı büyüklüğündeki Fenerbahçe, takımın iyilerinden Brown'un öne çağırmasıyla zaman zaman soldan yüklendiyse de çift haneli Euro piyasa değeri olan tek oyuncusu olmayan ev sahibi fiziksel yeterliliğiyle karşılık vermekte gecikmedi. Ve son anda Fenerbahçe lehine VAR'a çağırılan hakem kararında ısrar edip penaltıya hükmetmeyince bu geneli sıkıcı olan maç eskilerin deyimiyle 'başladığı gibi bitti'
Uğur Meleke - Hürriyet
Viktoria Plzen ise en zayıf sekiz kadrodan biri. Ancak Çek temsilcisi özellikle Ekim'de Martin Hysky'yi göreve getirdikten sonra şaha kalkmış durumda. 50 yaşındaki Çek teknik adam beşte beşle takımını üç cephede yarışta tuttu, ligde liderle puan farkını beşe indirdi. Avrupa Ligi'nde de devlerle ilk sekiz yarışı içinde. Rotasyonlu Fenerbahçe dün karşısında çok genç, iştahlı ve dinamik bir rakip buldu. İleri ikilide 22'lik Adu-Durosinmi'yle kanat bekler Souare (23) ve Memic (24), özellikle hücum presle zor duruma düşürdüler Fenerbahçe'yi geriden çıkarken.
Tedesco'yu son haftalarda doğru takım seçimleri, artan fizik kalite ve mücadele seviyesi nedeniyle övmüştük ama dün özellikle ilk 1 saati oynayan takım hayal kırıklığıydı bu anlamda: Plzenlier hücum pres yaptılar, Fenerbahçeliler çıkmakta zorlanıp Ederson'a döndüler. Brezilyalı kalecinin uzun paslarının hiçbirini Talisca-Nesyri ikilisi alamadı. Gerçek şu ki Fenerbahçe ileri dörtlüsünün üçü Szymanski-Talisca-Nesyri iken önde top tutması imkânsız oluyor sarı-lacivertlilerin.
Domenico Tedesco bence dün ilk devredeki kimliksiz oyundan sonra ikinci yarıya aynı 11'le çıkmamalıydı ama o da 60 dakika dayanabildi zaten bu görüntüye. Son yarım saat içinde istekli dörtlü Fred, Duran, Asensio ve Nene oyuna dahil olunca Fenerbahçe'nin nabzı değişti, istek ve tutku arttı sahada. Ancak son bölümdeki o ritim değişikliği de yetmedi 1 puandan fazlasına.
4 maçta 7 puan kötü bir sonuç değil ama Fenerbahçe'nin daha fazlasıyla gelmesi lazımdı bence bu noktaya. Tedesco'yu Zagreb ve Plzen deplasmanlarındaki deneysel işleri nedeniyle eleştirmemek mümkün değil. Zagreb'de sağ bekte Çağlar, altı numarada Semedo denemesi ne kadar gereksizse, dün de 4-4-2 ile sahaya çıkıp orta sahayı bir saat boyunca rakibe kaybetmek anlamsızdı. Umarım bu puanları aramaz Fenerbahçe...
Ömer Üründül - Sabah
Tedesco, Viktoria Plzen'in çok koşan, sert oynayan ve kendine özgü bir düzeni bulunan takım olduğunu işaret etmişti. Ama ben dün gece sahaya sürdüğü takım tertibini ve ondan sonra yaptığı mantığımla bağdaşmayan bazı hamleleri çok yadırgadım. İkinci devrenin ortasına kadar Fenerbahçe rakibinden büyük bir baskı yedi. Rekor sayıda korner ve uzun taç attılar.
İsmail, Alvarez ve Skriniar yönetimindeki geri dörtlü müthiş bir direnç gösterdiler. Kaleci Ederson da ciddi katkılar verdi. Tedesco, hamlelerinde İsmail'i de oyundan çıkardı. Her zaman vurguluyorum, bana göre Talisca ile Asensio birlikte oynamaz. Üstelik her pozisyonda güçsüzlükten yere düşen Talisca'nın 90 dakika oyunda kalması da ayrı bir konu. İnanılmaz koşan, pres yapan rakip biraz yorulunca F.Bahçe atak şansları buldu, oyunu domine etmeye başladı. En net pozisyonu Fred kaçırdı. Bazı kişiler benim eleştirdiğim oyuncu değişikliklerinden sonra oyun gücünün arttığını söyleyebilir. Ama madalyonun öbür yüzüne bakalım. Son 20 dakikada kontrataklardan Plzen 3 net gol pozisyonu yakaladı. Sonuçta maç beraberlikle noktalandı.
Ben Tedesco'yu Oğuz'u oynatmadı diye eleştiriyordum. Dünkü Oğuz felaketini gördükten sonra sözümü geri aldım. Gelelim son saniyeye; Duran'a yapılan çok net bir penaltı var. Rakip net biçimde şortundan sert bir şekilde çekti, VAR çağırdı. Hakem yüzde yüzlük penaltıyı vermeyip Duran'ın aleyhine faul çaldı. Tam bir skandal karar.
Gürcan Bilgiç - Fotomaç
Maçı kendi yarı sahasında kontrol ederek, Gaziantep deplasmanındaki oyunun türevinin peşine düştü Fenerbahçe. Yapamadılar elbette. Bir çok neden sayılabilir bunun için ama, bu kadar çok basit top kaybını yapan, her baskıda rakibine boyun eğen oyuncu yapısı birinci sırada gelir. Tedesco'nun forvet arkasında daimi üçlüsünü değiştirmesi, kulübedekilere bu şansı vermesi normal karşılanabilir. Oyuncu grubunu sıcak tutması, çok yüklendiklerini de bir türlü dinlendirmesi gerekiyor. Ama Symanski, Oğuz ve Talisca, yanlarına En Nesryi'de alarak, "Kim daha kötü oynayacak" yarışmasının içindeydiler. İlk yarıyı sarı kartla bitiren iki merkez; Alvares ve İsmail'i de bir kenara yazmak lazım. İsmail'i seyretmeye gelenler varmış. Dünden sonra bilet rezervasyonlarını değiştirmişlerdir.
Kendine güven başka bir şey, topu ayağına aldığında saçmalama peşine düşmek başka? Hamleler 60'da geldi. Duran enerjisi, Asensio'nun aklı ile birlikte içinde Talisca'nın da yer aldığı pas üçgenleri oluştu. Sola geçen Symanski etkili ortalar yaptı, takım hücum bölgesine kalabalık gelmeye başladı. Bu baskı pozisyonları peşine taksa da, Plzen'in, ikinci bölgede kaptığı her topla hızlı ve etkili ataklarını da izledik. Mutlak bir golü Skriniar'ın müdahalesi önledi, bir topları da direkten döndü. Fred girene kadar ne top kapabilen ne de oyun kurabilen bir orta sahası vardı Fenerbahçe'nin. İlk kornerlerini 80'den sonra kazandılar. Kısacası Ederson ve Skriniar'ın omuzlarına binerek beraberliği kurtardılar da diyebiliriz, Nesryi veya Fred boş kaleye atsalar "İki puanı kaybettiler" de? Son saniyelerde Hollandalı hakem, VAR'ın da devreye girdiği pozisyonda penaltıyı vermedi. Net bir ön yargı ile maçı yönetmişti zaten. Utanmaz?


Künye