Cem Dizdar - Fanatik
Yaşamda olduğu gibi futbolda da yapılan kadar, hatta daha fazlasıyla yapılanı sürdürmek esastır. Dün akşam ilk 15 dakikadaki Orkun Kökçü'nün golünü de getiren, 'doğru takım tavrı'nın sürdürülememesi, ülke oyununun kalıcı sorunudur. Oysa gol, defansta organize olup, programlammış bir hücumdan geldi ki, bunu gol öncesinde de denemişti Milliler. Ancak ligde de sık sık karşılaştığımız gibi yaşanan "kopuş" sorunu Macaristan'ın, Milli Takım'ın savunması önünde kurguladığı beraberlik golünde çaresiz bıraktı bizimkileri. İkinci devre durağan bir şeylerin değişmesi için toplu davranışlara ihtiyaç olduğu aşikardı. Nihayetinde Macaristan'ın golündeki işleyişe benzeyen çok paslı şahane hücumda, topa dokunmayanların da katkılarıyla Orkun ile Oğuz Aydın işçiliğinden Kerem Aktürkoğlu golü geldi. Ardından yine altı pas ile bu kez de İrfan Can Kahveci golü... İlk maçta 3-1 gibi önemli bir avantaj elde etti Milliler. Yine de yakın tarihteki Fenerbahçe-Rangers karşılaşmalarının öğrettiklerini aklın bir kenarında tutup, Pazar akşamı hazırlıklarını buna göre yapmakta büyük fayda yarar.
Uğur Meleke - Hürriyet
Dünkü Macaristan maçının analizini yapmadan önce, "neden Uluslar A Ligi'nde olmalıyız" sorusunu yanıtlamamız lazım sanırım. Çünkü maalesef ülkenin hemen her metrekaresini olduğu gibi futbolu da cehalet teslim almış durumda. Bir tür "Dünya düzdür" cehalet korosu gibi, "Uluslar A Ligi'ne çıkmamalıyız"cılar güruhu oluştuğunu gözlemliyoruz üzülerek. Üst seviye takımlardan aldığınız puanlar FIFA katsayınızı, FIFA sıralamanızı ve Dünya Kupası torbalarında yerinizi belirliyor. Uluslar A Ligi'nde olmak da, üst seviye takımlarla oynamak demek. Montella, milli takımı bir kulüp gibi ele alıyor. İnandığı oyunculardan ve oyundan kolay vazgeçmiyor. Dün de öyle yaptı, santrforda Kerem'li 4-6-0 ile başladı. İlk iki golde Oğuz asistler yaptı, son iki golde Mert hücumları başlattı. Milli takımda farklı oynayan Kerem yine iki golde var. Abdülkerim, Hakan, Orkun, İrfan Can hepsi büyük katkı verdiler. Bu takım, Uluslar A Ligi'ni hak ediyor.
Bülent Timurlenk - Sabah
RAMS Park'taki ilk maça şu gözle baktım: Milli takım ne olursa olsun sahadaysa kazansın, hatta 2-3 farklı kazansın, işi Budapeşte'ye bırakmasın. Bu anlamsız Uluslar Ligi'nin zaten yoğun olan sezon fikstürüne bindirdiği yükü, esaslı takımlarla oynayarak bertaraf edebiliriz. Asıl meselemiz ise bu Milli Takım 24 yıldır gidemediği Dünya Kupası finallerine Montella yönetiminde gidecek bir kadro ve oyuna sahip mi? İlk soru ziyadesiyle cevabını buldu. Almanya ve Hollanda deplasmanlarında fark yemiş Macaristan'ı 3-1 devirip Budapeşte'ye gitmek Milli Takım için yeterli olmalı. A Lig hayırlı olsun, demek istiyorum.
Gürcan Bilgiç - Sabah
Maçın geneline baktığımız zaman bir stratejiden ziyade, takımın bireysel becerileri üstüne kurulmuş bir planı olduğunu gördük. İyi oyuncularımız var. İyi takımlarda oynuyorlar. Doğru antrenmanlar yapıyorlar ve kaliteli teknik adamların elinde gelişiyorlar. Bunun yansımasını ofansif aksiyonlardaki çözüm üreten hareketlerde gördüğümüz gibi, top rakibe geçtiğindeki bocalama da karşımızda.. Böyle potansiyeli olan bir kadronun teknik adamı olmak da büyük lütuf. Montella bunun ekmeğini yiyor. Macaristan'ın hocası da İtalyan. Takımındaki her oyuncu, her durumda, ofansif veya defansif ne yapacağını, nasıl pozisyon alacağını biliyor. Baskıdan çabuk çıktıkları gibi, hızlı hücumlarda da doğru yerdeler. Şimdi "sıfır" statik santraforla oynayacağımız, risk almayı rakibe bırakacağımız, defans arkasına hızlı oyuncularımız ile sarkacağımız rövanşa gideceğiz. Kendi sahasında kaybetmiyormuş Macaristan? Göreceğiz?