Ali Gültiken - Sabah
Oyunun ilk yarısında çok fazla pozisyon zenginliği olmasa da Beşiktaş'ın kontrolünde oynandı. Hem topa hükmetti hem de oyunu yönlendirdi. Topa sahip olduğu anlarda özellikle kanat oyununda yakaladığı orta pozisyonlarını mümkün olduğunca yerden kullanmaya çalışarak isabet bulmaya çalıştı. Bu düşünce ilk yarı boyunca bir eksikle doğru işledi. Bu da planlanan pozisyon zenginliğini biraz eksik bıraktı. Bunda Kayserispor'un kendi yarı alanında doğru savunma pozisyonunda durarak savunma arkasına boşluk bırakmamasının büyük etkisi oldu. Beşiktaş, bu alanı bulmak için 45. dakikaya kadar bekledi. İlk yarının son dakikalarında gole çevirdi. Rashica, Rafa, Mario üçlüsüne İmmobile'nin de final asistinde katıldığını gördük.
İkinci devreye gol avantajıyla başlamak, Beşiktaş'ı biraz daha rahatlattı. İlk yarıda olduğu gibi yine oyun temposuna hükmetmeye çalıştı. Kayseri, ilk yarıya oranla biraz daha fazla öne doğru çıkarak reaksiyon gösterdi. Kazanmanın getirmiş olduğu güvenle beraber takım içerisinde bazı oyuncuların da performanslarını biraz daha yükselttiğini gördük. Mario'nun gol atması son haftalarda kendi adına iyi gidişin pozitif yönü oldu. Chamberlain'ın da oyun içerisinde pas dağıtımında ve dönen toplardaki kazanımlarda ciddi destekleri oldu. Bu oyuncuların kıpırdamasıyla Beşiktaş oturtmak istediği oyunu daha iyi bir noktaya getirdi. Taşlar yerine oturdukça Beşiktaş yukarıya doğru daha hızlı ilerliyor.
Cem Dizdar - Fanatik
Tuhaf bir is?leyis?i var bizim futbolun. Giovanni Van Bronkhorst'u go?nderen 'Bes?iktas? ku?ltu?ru?' yerine benzeri Ole Gunnar Solskjaer'i getirdi!
O?te yanda Kayseri'de Sinan Kalog?lu'nun sec?en yo?neticiler 'Hic? benzemez' Sergej Jakirovic'i de sec?ti! Tuhaf bir is?leyis?i var bizim futbolun! Yeni hocanın ardından toparlanma ic?inde olan Kayseri, Solskjaer ile yeni hikayelerin pes?ine du?s?en Bes?iktas?'a kars?ı ilk devre ciddi bir s?eyler yapamadı dog?rusu. Buna rag?men her istatistikte Bes?iktas?'ı kovaladı! I?lk 10 dakika ic?inde sondan bir o?nceki paslara takılıp duran Bes?iktas? ise topla oynayıp oynayıp nihayet 45'te c?oklu bir baskın hu?cumla, ki bundan iki kez yakalayıp heba etmis?ti, golu? buldu. Aslına bakarsanız 'O?vgu?ler u?lkesinin o?vgu?cu?leri'nin dahi o?vebileceg?i az s?ey vardı ilk devrede. I?kinci devre bas?langıcında belli ki Kayseri soyunma odasında konu enine boyuna eline alınmıs?tı. 60'a kadar topu da oyunu da ellerine aldılar ki gidis?atı go?ren Solskjaer, 60'ta Keny Arroyu'yu oyuna go?nderdi. Ve mac? hu?cum eden ac?ısından yeniden yo?n deg?is?tirir gibi oldu ama olmadı! Getirildig?inde yo?neticilerin bu?yu?k su?kse yaptıg?ı Ciro Immobile 'Bir zamanlar o?nemli' oldug?unu go?stermeyi su?rdu?ru?p durdu! Yerine giren ve kendisinden bir s?eyler o?g?renmesi o?nerilen Semih Kılıc?soy da 'O?g?retmen'inden c?ok s?ey o?g?renmis? gibi go?ru?nmedi. O kadar basit pozisyon hataları yapıyordu ki, 'Kim o?g?retemedi acaba bu c?ocug?a?' sorusu havada o?ylece asılı kaldı!
Kayseri baskısını c?o?zen Bes?iktas? kimi zaman hu?cuma c?ıkmasına c?ıktı ama o anlarda o?ndekilerle takım arasındaki kopukluk o?ylesine bu?yu?ktu? ki, s?imdiye kadar c?o?zu?mu?n takım deg?il 'Birey' tarafından halledildig?inin go?stergesi gibiydi. Solskjaer'in takımı bu mac?ı o?yle ya da bo?yle c?o?zdu? ama Bes?iktas? Denetleme Kurulu'nun raporları is?in sahada olandan c?ok daha ileri oldug?unu go?steriyordu. Taraftar ac?ısından Bes?iktas?'ı desteklemek 'Eve' ama ya bunca yıldır olana go?z yummak! Buna ne demeli?
Uğur Meleke - Hürriyet
Beşiktaş üst üste altıncı resmi maçını kazandı dün akşam. Esasında bir büyük takım için en kritik detaylardan biri bu: Büyük takım kaybetmeye alışmamalı. Kaybedince acı çekmeli, yenilgiye isyan etmeli. Beşiktaş'ta bir süredir, Fernando Santos'la, Rıza Çalımbay'la, Serdar Topraktepe ile, Giovanni van Bronckhorst'la mağlubiyet sıradanlaşmıştı. Ole Gunnar Solskjaer'le tekrar büyük takım davranışı var sahada. Dün Kayserispor önünde özellikle ikinci devrede oyun standardı olarak Eyüpspor ya da Trabzonspor maçının altında kaldılar ama yine de bazı önemli gelişimlerin altını çizmemiz gerek Beşiktaş'ta.
1) Ben ilk canlı izlediğim günden itibaren Al Musrati'ye verilen paranın pek de makul olmadığını dile getirmiştim. Solskjaer onun formasını o tip sert, dayanıklı, savaşçı ama yeteneği kısıtlı bir oyuncuya değil, derin oyun kurucu rolünde yetenekli Oxlade-Chamberlain'a verdi. Dün 60 dakika Oxlade, yarım saat de Amir Hadziahmetovic oynadı ön libero rolünde. İkisi de gerek oyun kurulumunda kaliteleri, gerekse karşılamada iştahlarıyla iyiydiler. Solskjaer, Oxlade-Chamberlain'i kazandığı için gururludur bence.
2) Beşiktaş'ta uzun top yasaklandı adeta. Mert Günok maç başına 30 uzun top vuruyordu Solskjaer öncesi. Şu anda neredeyse tamamen bıraktı bu huyu.
3) Beşiktaş'ta kenardan penaltı noktası üzerine anlamsız yüksek orta alışkanlığı da yok oldu artık. Kanat hücumu var ama çizgiye inen (havadan bölgeye değil) yerden adama atıyor topu. Solskjaer bir doktor edasıyla yaklaştı yeni takımına. Önce doğru teşhisi koydu, şimdi tedavi sürecinde.
Solskjaer de Semih Kılıçsoy gibi kısa sayılabilecek bir santrfordu. O da Semih gibi hücumun neredeyse her bölgesinde oynadı. O da pahalı yıldız santrforların arkasında yedek bekledi yıllarca. Ama moralini hep yüksek tuttu, kendini hep geliştirdi ve Manchester United efsanesi olarak bıraktı futbolu. Semih'e sürekli uzun süreler vermesini, hta kredisi tanımasını biraz empati duygusuna bağlıyorum. Semih'i Solskjaer yapmak istiyor sanki.
Attila Gökçe - Milliyet
Solksjaer'de, sinemadaki büyülü kahramanların sırları var sanki? O gelinceye kadar farklı antrenörlerin elinde zirve yarışından çabucak kopan, gelene-gidene puan kaptıran, birbirinden kopuk ve uzak oyuncularla takım kimliğini kaybeden Siyah-beyazlı takım, kötünün alışkanlık haline geldiği hedefsiz ve amaçsız günlerle taraftarın da güvenini kaybetti. Solskjaer, Beşiktaş'ın hikayesini çabucak değiştirmeyi başardı. 7 maçta 5 galibiyet, 1 beraberlik, 1 yenilgi. Dün 6. galibiyeti sağladılar.
Hareketli, üst üste pozisyonların oluşturulduğu, şutların ve çalımların sergilendiği bir maç izledik. Sadece Beşiktaş değil, Kayserispor da içinde bulunduğu sıkıntılı ortama rağmen pozitif futbol oynuyordu. Beşiktaş'ın oyununda en önemli özellik, savunma, orta alan, hücum bölgesindeki futbolcuların akan oyunda yer değiştirerek rakip karşısında en azından bir fazla adamla ağırlık oluşturmalarıydı. Uduokhai, Emirhan ve Chamberlain farklılık yarattılar. Kayserispor'da Kolovetsios, Mane, Cardoso ve Hasan Ali iyi mücadele ettiler. Santrfor Nazon verimsizdi. Solskjaer, Arroyo, Semih, Haciahmetoviç, Muçi ve Tayyip Taha'yı oyuna sürerek farklı bir rüzgar estirdi. Oyuna girenler, kendilerini göstermek için gayretliydiler. Maçın yıldızı kanımca yine Rafa Silva'ydı. Rafa, bir anda orta alandan İmmobile'ye attı topu. O da Joao Mario'ya aktardı. Güzel bir sol vuruş ve ilk yarının sonucu. Sırası gelmişken? Bir zamanlar hayranlıkla izlediğim İmmobile'nin giderek form kaybettiğini düşünüyorum. İyi niyeti ve tecrübesiyle hala işe yarıyor ama, fazlası gerekiyor. Ceza alanı içinde etkili değil, hava toplarında yok. İmmobile belki Semih'le bir arada oynayabilir. Ya da akan oyunda iyi top kullanan oyuncular, İmmobile'ye eşlik edebilirler.
Tek golle önde oynamak bir çok takımı huzursuz eder. Beşiktaş böyle bir huzursuzluk yaşadı. Kayserispor'a top kaptırıp pozisyon vermeleri, tribünleri de etkileyen huzursuzluk kaynağı oluşturdu. Kayserispor beraberlik golünü kovalarken birden gelişen hızlı oyunda Muçi ceza alanına daldı ve Kartal Kayra tarafından itildi. Kartal, alttan ayağıyla da rakibine müdahale etti. Protokola göre VAR da pozisyona karışmadı. Semih atışı güzel kullandı ve 8. maçta 6. galibiyeti aldı Beşiktaş. Ne diyelim? İyi ki geldin Solskjaer!
Turgay Demir - Fotomaç
Beşiktaş'ta yeniden yükseliş devrinin Sloskjaer ile başlayan yükseliş devri devam ediyor. Geride kalan hafta içi takımın derinliklerine indim!.. Hoca hakkında duyduklarım harika şeylerdi. Solskjaer'in futbolcularla kurduğu diyaloğun muhteşem olduğunu belirten kaynaklarım, hocanın takımda çok büyük saygı gördüğünün altını çizdiler. Dahası, karşımızda hem insan, hem de teknik adam olarak, her haliyle on numara, beş yıldız bir kişiliğin olduğunu söylediler. Joao Mario başta bir çok futbolcunun performansının artması boşuna değilmiş yani. Takımının her yerine dokunan, tüm oyuncularından en iyi verimi almak için çırpınan ve en önemlisi göle maya çalmadan, macera aramadan, gerçekçi ve pragmatik bir yaklaşımla kadro kuran Norveçli, şu dönemde Beşiktaş için büyük şans olmuş... Umarım hep böyle devam eder.
Kayserispor maçıyla birlikte üst üste dördüncü galibiyet oldu bu. Kayseri her ne kadar ligin alt bölgesinde ise de, teknik direktör Jakirovic'in gelmesiyle birlikte uçağın burnu havaya kalktı!... İki haftadır kazanıyorlardı.
Beşiktaş daha çok topla oynadı, Kayserispor ise ön bölgede durabildiği kadar durdu ve golü zorladı. İlk yarının sonlarına doğru sahanın en iyilerinden Joao Mario'nun golü perdeyi açarken, maçın sonlarında da ise Muçi'nin düşürülmesiyle kazanılan penaltıyı gole çeviren Semih maça noktayı koydu. Beşiktaş çok mu iyi oynuyor, hayır ama oyunu kendi kontrolünde tutmayı biliyor. İmmobile, Rafa Silva ya da bir başka isim olmuş hiç önemli değil, Solskjaer, yorulanı, işini eksik yapanı gördüğü anda müdahale ediyor ve müdahaleleri de gerçekçi. İmmobile çıkınca Semih giriyor, Rashica çıkınca da Arroyo? Şu gerçekçi değişiklikleri bile özlemiştik. İyi ki geldin Norveçli.
Sevdik seni.