Ali Gültiken (Sabah)
Son maç, son şans Beşiktaş'ın istediği gibi neticelenmedi. İstediği gibi olabilmesi için de maça çok hükmetti mi? O tarafına da "Evet" diyemiyoruz. Rakibinin oynamasına çok fazla müsaade etti veya engel olamadı. Özellikle maçın ikinci yarısında çok fazla Hollanda ekibinin oyununa teslim oldu. Oyunun iki yarısında da bu tür maçlar için verilen çok fazla sayıda pozisyon var. Burada Mert'in başarısı belli bir süreye kadar Beşiktaş'ı maçın içinde tutabildi. Özellikle hücum aksiyonları açısından çok zayıf bir Beşiktaş vardı sahada. Hücum aksiyonlarında etkinlikleri yaratması beklenen oyuncuların hepsi sahadaydı ama performans olarak ortada görünmediler. Beşiktaş'ın aslında bu sezon başından beri yaşadığı sürekli bir değişim var. Bir hafta iyi, iki hafta farklı performanslar ortaya koyabiliyor. Bu istikrarsızlık maalesef takımın içerisine yer etmiş durumda. Twente karşısında da bu belirsizlik devam etti. Beşiktaş taraftarı, her maçta takımın performansı nasıl olacağı konusunda öngörüsünü de kaybetti. Takım, güzel şeyler hayal ettirdiği bir anın arkasından farklı bir hayal kırıklığı ile karşılaştırabiliyor. Bu kadar sıkıntılı geçen bir sezonun içerisinde aslında bir iki tur daha buralarda kalabilecek bir skor Beşiktaş'ı çok mutlu ederdi, kendi adına tutunabilecek yeni bir hedef oluşturabilirdi. Bu futbolcuları da yeniden tamir edebilecek bir şeydi ama bu da artık elden itti. Siyah-beyazlıların önünde kalan hedeflere motive olmaktan başka bir alternatifi kalmadı.
Güntekin Onay (Hürriyet)
Twente-Beşiktaş maçının ilk yarısında iki takımın da birbirine üstünlük kuramadığı, gol pozisyonlarını göremediğimiz, top kayıpları ile dolu ama tempolu bir 45 dakika izledik. Beşiktaş, kazandığı toplarla hızlı geçişleri hedefledi ancak pozisyona giremediği gibi topu ön alanda tutmakta da zorlandı. Ev sahibi Hollanda temsilcisi ise daha fazla topa sahip olup set hücumlarıyla gole gitmek istese de Beşiktaş savunması buna izin vermedi.
Siyah beyazlılar direkt oyunu fazla abartıyor ve topu kaptığı an rakip savunmanın arkasına geçip pozisyona girmeye çalışıyor. Bu plan, düşünüldüğü kadar kolay değil. Bu anlayışla hem çok top kaybı yapıyorsun hem de topu tekrar kazanabilmek için mücadele ediyorsun. İkinci yarı Twente golü bulana kadar daha üstün oynadı. Beşiktaş mücadele etse de gol için hiçbir pozisyon yaratamadı. 1-0'dan sonra da beraberlik için tek bir şans için heyecan duymadık.
Ne yazık ki dün gece Beşiktaş açısından sahada mücadele etmek isteyen ama asla organize olamayıp rakip yarı sahaya geçip de etkili olamayan bir Beşiktaş vardı. Kazanmayı ve puanı hak etmedik. Futbol adına ortaya somut bir şey koyamadık.
Orhan Yıldırım (Fanatik)
Avrupa'da sürpriz galibiyetlere imza atan Kartal, Hollanda'da uçamadı. Twente önünde etkisiz kalan temsilcimiz, sahadan mağlup ayrılıp bir hedefinden daha uzaklaşmış oldu. Maç boyunca takım oyunundan uzak kalan Solskjaer'in ekibi vasatı aşamadı. Ev sahibi takım savunma hatasından bulduğu tek gol ile istediğini almasını bildi.
İki takım da, kontrollü oyunu tercih ettiler. Risk almadılar. Önce gol yememe üstünde durdular. Kontrataklar ile skor üretme peşinde koştular. İlk yarıdaki bu durum yavan futbol izlettirdi. Silva, Gedson ortadan bireysel çabaları ile öne çıkmaya çalıştılar. Kanatlarda görev yapan Rashica ile Muçi vasatı aşamadı. Masuaku ataklara destek oldu. Svensson tam aksi görünümde kaldı. Hollanda temsilcisi, mutlak galibiyet için sahaya çıksa da, etkili olamadı. Genelde orta alan mücadelesi oldu. Ne göze hoş gelen oyun, ne de heyecan veren mücadele oldu. Bu devre golün de çıkmaması sıkıntı yarattı. Ürkek, korkak kısır futbol zevk vermedi.
Solskjaer, ikinci yarı hamleler yaptı. Skoru tutup öne geçme adına plan yapsa da, tabelaya yansımadı. Özellikle orta alan ile hücum bölgesinde yol ayrımı yaşandı. Takım çakılı oynadı. Oyunu çift yönde oynama yetersizliği pozisyona girilmesine engel oldu. Kartal, 76'da topu ağlarında gördü. Svensson ile Al Musrati anlaşmazlığında kaybedilen topta, Rots ikramı geri çevirmedi: 1-0. Basit gol ile geri düşen ekibimizde panik başladı. Kalan bölümde, Gedson'un sürüklediği ataklar, kalabalık savunmaya takıldı. Masuaku'nun serbest vuruşunda kaleci gole izin vermedi.
Atilla Gökçe (Milliyet)
Beşiktaş'ı tanıyamadık. Nasıl bir oyun planı vardı, çözemedik. Ve UEFA Avrupa Ligi'ne veda edişine tanık olduk. İstatistikleri yorumlamadan yazayım: Beşiktaş bence sezonun en kötü maçını oynadı ve teslim oldu.
İstanbul'daki coşkulu ve bereketli (4-1) maçta Athletic Bilbao'yu adeta ezerek yenen Beşiktaş, Hollanda'nın Enschede kentindeki 8. maçta tanınmaz haldeydi. Twente kendi ilkeleri, enerjisi ve yerleşik oyun anlayışıyla baskı kurup üst üste gol pozisyonlarına girerken, Beşiktaş sürekli savunma pozisyonundaydı. Maç boyunca rakibine 11 kez korner attırdı.. Kendileri sadece 5 kez köşe gönderine gittiler.
Geçiş oyununda kaybettiğiniz topu tek sayılı saniyeler içinde geri kazanmalısınız. Twente bu işi başarıyla gerçekleştirdi. Topu sahiplenip önde öyle baskı kurdu ki "geçişler"e gerek kalmadan önde baskı ile kendiliğinden bir "set oyunu"na dönüştü maç.
Hollanda takımı, Beşiktaş'ın sinmiş ve pasif oyunu karşısında maçı eğlenceye dönüştürdü. Zaman zaman ceza alanı içinde üst üste şutlar atan, kornerler kazanan Twente, Beşiktaş'ın caza alanındaki direnişi ve Mert'in harika kurtarışları yüzünden aradığı golü ancak 76'da buldu.
Bireysel anlamda da verimsiz, tutuk ve durgun oynayan oyuncular vardı. Rafa Silva, maçın başında bir sakatlık geçirdi. Devam etti, ancak istediği topları bulamadı. Immobile çok az sayıda topla buluşabildi.. İkinci yarıya Semih'le başladılar. 60'da Rafa'nın yerine Salih'le biraz daha dirençli ve golü düşünen takım olmaya çalıştılar.. Ama o çabalar yetmedi. Savunmasında ve orta alanında kazandığı topları kısa paslarla kullanmak isteyen Beşiktaş, Twente'nin genç ve dinamik oyuncularının hamle üstünlüğüne takıldı. O hımbıl ve yorgun paslaşma komedisinin içinde yoldan geçen biri de olsa topu kapıp Rots gibi golü atabilirdi.
Ole; Joao Mario, Onur ve Mustafa'yı oyuna sürdü ama nafile? Kimse kusura bakmasın. Beşiktaş'ın Hollanda'ya gelirken kimliğini İstanbul'da bıraktığına tanık olduk. Bu kadar çok top kaybeden, topu bir türlü kullanamayan, üç pası üst üste gerçekleştiremeyen takım için başka ne diyebilirim. Hem yazık oldu? Hem de ayıp oldu!