Aşağıda belirtilen seçenekler aracılığıyla veya istediğiniz zaman çerez politikası sayfamızdan seçimlerinizi yönetebilirsiniz. Yaptığınız seçimler, bu tarayıcı için geçerli olacaktır.
Zorunlu Çerezler
İşlevsellik İçin Gerekli Olan Çerezler
Performans ve Analiz İçin Gerekli Olan Çerezler
Hedefleme ve Reklam Çerezleri

'Leroy Sane ve Timo Werner beni grip etti'

-
Fransa 2. Lig ekibi Le Havre'da forma giyen Ertuğrul Ersoy, transfer süreci ve yurt dışındaki yaşamı hakkında konuştu.

Fransa'nın Le Havre takımında forma giyen milli futbolcu Ertuğrul Ersoy, TRT Spor'da yayınlanan Sporcu Vizesi programına konuk oldu.

Genç futbolcu, Fransa'ya göre Türkiye'de futbol oynamanın daha kolay olduğunu söylerken, "Burada herkes genç olduğu için enerjisi yüksek. Mesela ben Süper Lig'de topu aldığım zaman daha rahat oynuyordum. Geniş alanlarımız vardı ama burada genç oyuncular pırpır? Hep böyle baskı altındasın ve hep böyle kuvvetli ikili mücadelede olmak zorundasın. Gerçekten çok gözde bir lig. Burada güçsüz olma şansın yok. Sistem sana burada 'sen güçlü olmak zorundasın' diyor" ifadelerini kullandı.

"Hayalimi gerçekleştirmek istedim"

Bursaspor'da oynarken Avrupa'ya gitme hedefi olduğunu ve onu gerçekleştirdiği için mutlu olduğunu belirten Ertuğrul Ersoy, " Avrupa'ya gitmek istiyordum. Türkiye'de klasman olarak burun üstünde olan takımlardan da teklif aldım. Büyük takımlardan teklifler aldım. Ama hayalimi gerçekleştirmek için verdiğim kararın arkasında durmak adına, ne kadar burası ikinci lig olsa da, kariyerim için en güzel adımın burası olacağını düşündüm. Çünkü böyle bir iki sene daha geç kalsam eşiği yakalayamayacağımı düşündüm. 22 yaşındayım, artık 23-24 yaşına geldiğin zaman o gemiyi biraz kaçırmış oluyorsun. Biraz daha zorlanıyorsun artık" şeklinde konuştu.

"Leroy Sane ve Timo Werner beni grip etti"

22 yaşındaki futbolcu, milli takımda yaşadığı ve unutamadığı bir anısını da paylaştı:

"Almanya'ya Ümit Milli Takım maçına gittik. Kaliteli bir ekibiz. O zamanlar Yusuf var Cengiz var Merih var?. Bugünün A Milli Takımı tamamen orada diyebilirim. Bir açılış vardı sanırım, Almanya da Ümit Milli Takım kadrosu ile tam gelmiş. Ben de o dönemler ligde sağ bek oynuyordum. Abdullah Hoca mıydı hatırlamıyorum. Abdullah Hoca da bana "Etkili bir oyuncuları var sol açıkta ama henüz genç oyuncu. Sen onu çok rahat tutabilirsin. O yüzden maça sağ bek başlayacaksın" dedi. Benim de öyle birinden çekinmek gibi bir problemim yok. Maça başladık, çocuk bir geldi karşıma? Çocuk yanımdan geçe geçe grip etti adeta beni. O kadar hızlı oynuyor? Çocuğu faul yapmadan neredeyse durduramıyorum. Çekiyorum falan? Sarı kart da yedim. Önümde de İrfan Can oynuyor, İrfan Can da hiç geri dönmüyor. Neyse 15-20 dakika sonra çocuk diğer kanada geçti, "Oh rahatladım" dedim. Diğer kanattaki çocuk bir geldi o daha fena. Artık 50. dakikada falan "Hocam beni çıkar" dedim. Maçtan sonra bir baktım ki karşımda ilk oynayan Timo Werner, diğeri Leroy Sane. Tabii bugün anlıyorum."

"Yurt dışında aynı takımda iki Türk olmak çok keyifli"

Ersoy, Umut Meraş ile aynı takımda iki Türk olarak forma giymenin nasıl bir avantaj-dezavantaj olduğuyla ilgili soruya ise şu şekilde yanıt verdi:

"Herhangi bir Türk takımında olsan, maç yemeğinde arkadaşınla özel bir şey konuşamazsın. Ama burada daha rahat konuşuyorsun. Geçen yemekte başımıza geldi; Umut ile iki tane boş koltuk var biri en köşede diğeri öteki köşede. Bizim de konuşmamız gereken özel bir konu vardı. O kadar uzaktan Türkçe konuştum. Nasıl olsa kimse bizi anlamıyor diye. Ne dediğimiz önemli değil insanlar için. Saha içerisinde ise böyle birine kızdığımız zaman hakem bizi anlamıyor falan? Bir defasında başıma böyle bir şey geldi. İlk geldiğim zaman bir pozisyon olmuştu, sanırım yardımcı hakem de Türk asıllıymış. Ben de o anda sinirle bir şeyler söyledim. Hakem bana gelip böyle Fransızca "Anlıyorum" dedi. "Tamam hocam, özür dilerim" dedim. Öyle şeylerle de karşılaşabiliyoruz. Ama yurt dışında aynı takımda iki Türk olması çok güzel. Sonuçta aynı kültürdeniz, birbirimizi iyi tanıyoruz."