Rüştü Reçber ile buluşmaya giderken aklımızda 'acaba nereden başlasak?' sorusu var. Erkenden sözleştiğimiz yerde bizi samimi bir şekilde karşılayan Rüştü Reçber ile oturur oturmaz muhabbet öyle koyu başlıyor ki, Rüştü Reçber'in kendisi anlatılması gereken her şeyi konuşmaya başlıyor. Bir sigara söndürüp, diğerini yakıyor ve "Barcelona günlerimde Kluivert'la, Reiziger'le de az içmedik. Bırakmayı denedim. O da olmadı..."
Başlangıcı klasik aslında. "Biz meyve sebze satardık. O ara futbol da oynardım" diyor. "Bisküvinin arasına lokum koyup yemek bizim için o yıllar büyük lükstü" derken söz oğlu Mehmet Burak'a geliyor hemen. O da babası gibi futbol oynayarak hayata başlasa da, imkanları 'biraz daha' iyi. Rüştü, "Arada şehrin farklı yerlerinde bulunuyoruz ve ona 'bak insanlar böyle de yaşıyor' diyorum. Ama yine de elindeki imkanlar tabii ki çok iyi" diyor. Oğlunu daha küçük yaştan kaleci gibi yetiştirmeye başladığını söyleyen Rüştü, "Şimdi de ileride oynamaya meraklı. Messi gibi oynayıp gol atınca Ronaldo gibi seviniyor. Ben de anlamadım" diyerek gülüyor.
HİKÂYE, BEŞİKTAŞ'IN KAPISINDAN DÖNMESİYLE BAŞLADI
Herkesin bildiği gibi Rüştü Reçber'i 1990'da Fatih Terim ve ekibi beğeniyor, Mustafa Denizli ise Galatasaray PAF takımında oynayabileceğini belirtiyor. Ancak Rüştü, İstanbul'da bir yıl geçirmek yerine Antalya'ya gitmeye karar verince, bu durum hayatının kırılma noktalarından biri oluyor.
1993 yılında bu kez de Beşiktaş'ın kapısından dönen Rüştü, "Arkadaşım Levent Tekne ile beraberdik. Çok yetenekli çocuktu. Beşiktaş onunla da ilgiliydi. Lakabı zaten 'Uçurtma Levent'ti. Kazada rahmetli oldu. Ben yaralandım" derken hüzünleniyor. Beşiktaş olmayınca Antalyaspor'da devam eden Rüştü'nün kariyerindeki diğer kırılma noktası da tam da bu dönemde başlıyor. Kazadan sonra moral ve fizik olarak çöken Rüştü ile teknik direktörü Adnan Dinçer özel olarak ilgilendi ve onu futbola yeniden kazandırdı.
Rüştü, Fenerbahçe ile ilk maçına 29 Ekim 1994'te Petrolofisispor karşısında çıktı. Devre arasında birinci kaleci Engin İpekoğlu'nun sakatlığı nedeniyle yerine oyuna girdi. 5 Kasım'da Altay ile oynanan maçta hem ilk kez ilk 11'de hem de ilk kez Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'na çıktı. Kaleyi de 2003'e kadar, tam 9 yıl bırakmadı.
"BREZİLYA'YA YENİLİNCE İNSANLARIN YÜZÜ ASILDI. DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?"
Söz dönüp dolaşıp 2002 Dünya Kupası'na geliyor. "Yıllar sonra gittiğimiz için kendimizi farklı hissediyorduk. O psikoloji ile gittik. Hedefimiz tabii şuydu; Çin ile Kosta Rika'yı yeneriz. Gruptan çıkarız..." İlk Brezilya maçından sonra ortam bir anda değişti. Rüştü de o günü, "Brezilya'ya kaybettiğimiz için insanların yüzü asıktı. Düşünebiliyor musunuz? Bu takım katıldığı her Dünya Kupası'nın favorisi. Normal yenilsek böyle olmazdı tabii. Beklentiler çok yükseldi." diyerek anlatıyor. "Yaşadığımız tabii ki rüya gibiydi" diyen Rüştü Reçber, bir yandan da "Avrupa takımları ile karşılaşmadık diye küçümseyenler oluyor. Japonya Avrupa takımlarını geçerek bize geldi. Keza Güney Kore de İtalya ile İspanya'ya eledi. Senegal müthiş bir takımdı." diyerek sitem ediyor.
2002 Dünya Kupası'ndaki Brezilya maçları, bizdeki gibi Rüştü'de de derin yaralar açmış. "Yediğim en acı gol mü? Tabii ki Ronaldo'nun pis burun yaptığı vuruş. Topa dokunsam da çıkarmam mümkün olmadı..."
"LAPORTA BANA 'SAÇLARINI ASLA KESME, BOYALARI DA SÜR' DEDİ"
Rüştü Reçber ile konuşurken konu dönüp dolaşıp tabii ki sonunda Barcelona'ya geliyor. "O dönem Joan Laporta, Barcelona'da başkanlık için seçimlere hazırlanıyordu ve başkan olması durumunda beni transfer etmek istiyordu. Daha sonra Laporta ile anlaştık. Başkan seçilmesi halinde transferim gerçekleşecekti. Ardından seçim sonrası o başkan oldu, Ben Barçalı oldum." diyen Rüştü'ye 'Peki Laporta seçilmeseydi?' diye sorunca, "Öyle bir durumda kariyerime Fenerbahçe'de devam edecektim. Çünkü Arsenal ve Manchester United'ı reddetmiştim. Eğer Barcelona'ya transferim gerçekleşmeseydi, Fenerbahçe'de kalacaktım." cevabını veriyor.
O dönem, Laporta'nın seçim yatırımı olarak gördüğü Rüştü Reçber'den de bir ricası olmuş. Rüştü'nün meşhur göz altı boyalarını sürmesi ve saçlarını kesmemesi! "Bana geldi dedi ki; bak sakın saçlarını kesme. Gözlerinin altına da o boyalardan sür..." cümelerini kullanan Rüştü, o talebi anlatırken gülmeden de edemiyor. Göz altı boyalarının hikâyesini sorduğumuzda da gülerek anlatıyor. "Hong Kong'da gözlerim çimlerdeki bir bakteriden allerji oldu. Gün ışığına hatta normal ışığa bakamaz oldum. Bunlardan sürüp rahatlattım. Hatta bir keresinde stada getirmeyi unuttum. Tribünlerden bir kadından göz kalemi istedik onunla boyadık..."
"RONALDINHO GELDİ, 'EL TURCO' DİYEREK BANA HEMEN SARILDI..."
2003 Konfederasyon Kupası'nda Ronaldinho ile gerginlik yaşayan Rüştü Reçber'in yolu, yıldız isimle Barça'da kesişti. O dönem basında, 'Kavgalı olduğu Roaldinho ile barışacak mı?' haberleri çıkarken, Rüştü ise o günleri, "İlk soyunma odasına girdiğimde Ronaldinho içeri girdi ve ''El Turco!'' diye bağırarak gelip bana sarıldı ve hoşgeldin dedi. Sanki yıllardır arkadaşmışızcasına konuştuk. Daha sonra Konfederasyon Kupası'ndaki o olayın mevzusu aramızda geçti fakat sadece hatırlayıp güldüğümüz bir olay oldu. Asla kötü bir diyaloğumuz olmadı." sözleriyle anlatıyor.
"BENİ RIKJAARD BİTİRDİ..."
'Peki ters giden neydi?' diye soruyoruz. İç çekerek "Rijkaard'ın tercihi diyor. "Ben Barcelona'ya gittiğimde takımın başına Guus Hiddink ya da Ronald Koeman'ın geleceği konuşuluyordu. Daha sonra Rijkaard ile anlaştılar. Rijkaard bana İspanyolca bilmediğim için şans vermeyeceğini ve beni kupa maçlarında oynatacağını söyledi. Sezon başında takıma katıldığımda Bonano ve Enke'yle beraber Valdes de kadrodaydı. Ardından Enke ve Bonano takımdan gönderildi. Valdes o dönemde çok gençti ve en önemlisi bir Katalan'dı. Dolayısıyla takımda sınırsız kredisi vardı. Uzun süre bu şekilde devam etti. Ardından da Türkiye'ye dönmek istedim. Çünkü Milli Takım için de oynuyordum ve bunun için de sık sık süre almam gerekiyordu."
Peki pişman mıydı? "Belki başka bir Avrupa kulübüne gitsem yıllarca kalabilirdim ama öyle bir durumda Barcelona hayalimi gerçekleştirememiş olacaktım. Her ne olursa olsun hayalini kurduğum takımın formasını giydim. Bundan dolayı asla pişmanlık duymadım."
Fenerbahçe'ye kiralık olarak döndüğü sezon Rüştü, bir Fenerbahçe şampiyonluğu daha gördü. Ertesi sezon Volkan Demirel'in yedeği konumuna düştü. Ligin ikinci yarısında formayı aldı ancak o günleri, "Ligin ilk yarısında forma Volkan'daydı. Bunu ben de istemiştim. Ancak ligin ikinci yarısında ben de oynamak istedim ve bunu Daum'a ilettim. Sonra formayı aldım." diyerek anlatıyor.
"PENDİKSPOR OLAYI ÇOK BÜYÜTÜLDÜ"
Rüştü Reçber'le sohbet ederken konunun Barcelona dışında Pendikspor'a gelmesi de kaçınılmazdı. "Tuaf bir maçtı" diyor Rüştü. 3. turda Fenerbahçe ile eşleşen Pendikspor, 14 Aralık 1999'da oynanan maçta güçlü rakibini 2-1 yenerek tur atlamayı başarmıştı. Fenerbahçe bu karşılaşmada Metin Diyadin'in golüyle öne geçmesine rağmen, Pendikspor karşılaşmayı Seçkin Boylu ve Mustafa Ateş'in golleriyle 2-1 kazanarak tarih yazmıştı.
"Bu tarz elenişler Avrupa'da normal. Örneklerini görüyoruz. Ancak bizdeki çok büyütüldü. Zaten Galatasaray'ın başarılı dönemiydi. Taraftarımız bizden de beklenti içindeydi. Yenildik döndük. Aziz Yıldırım ABD'deydi. İçlerinde şimdiki Sivas başkanı Otyakmaz'ın da olduğu bir grup tesislere geldi. Ellerinde silahlarla bizi bekliyorlardı. Tesislerde de kimse yoktu. Düşünebiliyor musunuz? Gittim yanlarına ne istediklerini sordum. Bizlerin de onlar gibi üzgün olduğunu ilettim. Sorunu çözdük sanarak tesislerden ayrılırken kavga olayı gerçekleşti. Bu şahıslar daha sonra bizimle beraber deplasman uçağında bile yer aldılar. Bu nasıl mümkün olabilir? Kafamda sorular vardı. Daha önce de söyledim. Bir kulüp başkanının haberi olmadan oraya nasıl girebilirler? Artık nasıl anlarsanız anlayın..."
"BEN FENERBAHÇE'DE BIRAKMAK İSTEDİM. OLMADI"
Rüştü Reçber, futbolu Fenerbahçe'de bırakma planlarının olmadığını yine iç çekerek anlatıyor. "Başkan Aziz Yıldırım'la görüştüm. 'Bir sene daha oynayıp bırakayım. Jübile yapalım' dedim. Kabul etmedi. O dönem Yıldırım Demirören bir sohbet esnasında 'kapımız açık' demiş. Sağolsun. O şekilde Beşiktaş'a imza gerçekleşti."
Beşiktaş'ın Liverpool'a 8-0 yenildiği maçtan sonra Rüştü kaleyi devraldı. Sonraki sezon da bırakmadı. Bir şampiyonluk da Beşiktaş'ta yaşadı. Old Trafford'da Manchester United'ı 1-0 yendikleri maçta Beşiktaş'ın kahramanı oldu. Spiker Ertem Şener'in Rüştü'yü 'Her yerinde öptüğü' meşhur maç...
Rüştü, Beşiktaş'ta sözleşmesi bittiği sezon yine Avrupa'dan teklifler almaya devam etti ancak Beşiktaş ile de sözleşme yenilemeyince sessiz sedasız futbolu bıraktı.
"HEDEFİM TFF BAŞKANLIĞI"
Rüştü Reçber, bu günlerde TV'de yorumculuk yapsa da hedefi büyük. "TFF başkanlığı" diyor ve ekliyor. "Futbolu, futboldan gelenler. Yani bizler yönetmeli..." Aslında bu hamleleri denediğini de anlatıyor. "Dışlandık..." demeden de edemiyor. "Bizim nesil kendi arasında anlaştı. Bülent Korkmaz hoca, Hakan Şükür siyasi, ben de idari olarak bu işe girip somut adımlar atacaktık. Henüz bu hedefe ulaşamadık. Kendim de o ortamlarda dışlandığımı hissettim açıkçası. Ancak hedefim kesinlikle TFF başkanlığı. Bundan sapmayacağım."
Rüştü Reçber ile vedalaşırken arkamızda bir efsane bırakıyoruz. Tüm takım taraftarları tarafından sevilmek ve saygı duyulmak kolay değil. Biz yanından ayrılıyoruz, o da arkadaşı Mustafa Sapmaz ile sohbete devam ediyor...
HAZIRLAYAN: Oğuz Öztürk/Süleyman Tetik